Suriye’deki yeni yönetimin silahlı grupları tasfiye etme ve merkezi ordu oluşturma kararına uymayan iki yapıdan biri, PKK’nın paravanı SDG. İkincisi ise Türkiye’nin desteklediği Suriye Millî Ordusu (SMO). Suriye’de, karadaki en büyük askerî güce sahip olan Türkiye ile SMO’nun silahlı güçleri, 8 Aralık 2024’ten bu yana SDG’nin tasfiye edilmesini sağlayacak askerî ağırlığı oluşturmak amacıyla varlığını sürdürüyor. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana geçen iki buçuk ay içinde en önemli konu, PKK’nın Suriye’deki varlığı oldu. Konu, Türkiye-ABD ilişkilerinin merkezinde yer alıyor. Aynı zamanda “Suriye’de yeni bir sayfa açmak” amacındaki Arap ülkeleri için de çözülmesi gereken öncelikli sorun durumunda. Öte yandan, ABD’nin askerî desteğiyle SDG’nin kontrolü altındaki bölgelerin asli unsurları olan Arap aşiretleri de bu fiilî duruma son verilmesini istiyor. Son haftalarda, Suriye’de PKK’nın ve sözde “özerk bölgesi”nin geleceği konusundaki gelişmeler hızlandı. Önümüzdeki dönemde toplanması için çalışmaların başlatıldığı Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’na SDG ve PYD davet edilmedi. Konferansın Hazırlık Komitesi Sözcüsü, “Bağımsızlık isteyen SDG’nin de, PYD’nin de tasfiye edilmesi gerektiğini” söyledi (Anadolu Ajansı, 17 Şubat 2025).ABD’de de “SDG ile ortaklık” politikasından çark edilmekte olduğuna ilişkin işaretler geliyor. Daha önce, önceki dönemin politikalarını hararetle destekleyenler artık farklı konuşuyor. Bunlardan biri, ABD’nin Suriye’deki “muhaliflerin” eğitimi için oluşturduğu ekiplerde çalışmış bir görevli olan Charles Lister. Lister, Foreign Policy’de “Suriye Kürtlerinin Geri Çekilme Zamanı Geldi” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazının alt başlığı ise “Kürt özerkliği, günümüz Suriye’sinin kaldıramayacağı bir sorundur.” Lister, 24 Ocak 2024’te “ABD’nin SDG ile ittifakından vazgeçmesi felaket olur.” diye yazmıştı. Suriye’de g...