Dünya, 15 gündür, HAMAS’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonunun ardından gelen ABD destekli İsrail saldırganlığını izliyor. Önce stratejik düzlemi ele alalım: ABD, uçak gemileriyle bölgede gövde gösterisi yapıyor. İngiltere, onun yanında başrolde. ABD’nin kuyruğuna takılan Avrupa devletleri, İsrail’e toz kondurmuyor. Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Rusya, Çin ve İslam ülkeleri ise Filistin’in yanında.
İran hariç, adı geçen her ülkenin ve daha birçok ülkenin hem ABD hem de İsrail ile değişik düzeylerde ilişkileri var. Önceki dönemde, bu ilişkiler, bu ülkelerin ABD’ye ve İsrail’e karşı tutum almasını kimi zaman önlüyor, kimi zaman da sınırlıyordu. ABD ve İsrail, bölge ülkeleri arasındaki çatlakları genişleterek, bunlardan yararlanarak bölgedeki nüfuzunu ve hareket alanını genişletiyordu. Ama bugünün dünden farkı, ABD’nin (ve İsrail’in), bu ilişkileri kullanarak bölge ülkelerini kendisine karşı eyleme geçmekten alıkoyma kudretinin ortadan kalkmış olması. Bunun nedenleri ve arka planındaki gelişmeler ayrı bir yazının konusu, o yüzden burada sadece durum tespiti ile yetiniyoruz.
Sonuç olarak mevcut durum, aslında ABD ve İsrail saldırganlığını dizginlemek ve hatta püskürtmek için şartların ne kadar elverişli olduğunu ortaya koyuyor.
Dünya çapında ve bölgemizdeki gelişmelerin seyri, zaten son derece belirleyici olan Türkiye’nin önemini bir kat daha artırıyor. Peki, Ankara ne yapıyor? Türkiye’den en üst düzey yetkililer arka arkaya “-meli, -malı” ile biten cümlelerle açıklama yapıyor. Uluslararası alanda yürütülen bazı girişimleri yok saymıyoruz. Ancak Türkiye’nin atacağı adımlar, hem mevcut gücü hem de dünya çapındaki güç dengesinde halihazırda kurduğu ortaklıkların sağladığı potansiyel nedeniyle, gelişen dünya ülkeleri lehine sonucu belirleyecek önemde. Buna karşın, Ankara, Atlantik cephesi içindeki konumlanışının bir sonucu olarak, bocalama içinde.
Geçen hafta içinde bu durumu çıplak bir şekilde ortaya koyan, AK Parti Hükümeti cenahından üç ayrı açıklamaya dikkat çekeceğiz.
Birincisi, Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız’ın, 19 Ekim’de TBMM Dışişleri Komisyonu’nundaki konuşması. Yıldız, Filistin gündemli toplantıda şöyle konuştu: