Bazı gelişmeler vardır ki, sembolik önemde gibi görünür fakat genellikle çok daha fazla etkiye sahiptir. Özellikle halkın algısının yönetilmesini hedefleyen siyasette bu durum daha fazla geçerlidir. Özellikle uluslararası siyaset arenasında ilk bakışta önemsiz gibi görünen değişikliklerin etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın üç numarası olarak bilinen Victoria Nuland’ın, seçimlere 9 ay varken emekliliğini istemesi bu tür gelişmelerden birisi. 5 Mart’ta ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Nuland’ın önümüzdeki haftalarda emekli olacağını açıkladı.
Victoria Nuland, ABD Dışişleri’nde şahinlerin şahini olarak bilinen görevlilerinden. Eşi Robert Kagan neo-conların en önemli ideologlarından. Ukrayna’da 2014’teki turuncu darbenin mimarı olan Nuland, gelişen dünyaya karşı eylemlerin pervasız savunucusu ve uygulamacısı olarak biliniyor.
Dışişleri Bakanlığı’nda ilk dış görev yeri Çin olmakla birlikte daha sonra uzun bir dönem Rusya uzmanı olarak bakanlığın çeşitli birimlerinde çalıştı. 11 Eylül 2001’den sonra “üyelerden birine yapılan saldırı hepsine yapılmış sayılır” şeklindeki NATO’nun 5. maddesinin tarihte ilk ve tek defa uygulaması olan Afganistan operasyonu sırasında ABD’nin NATO Daimi Temsilci Yardımcısı idi. Obama’nın Başkanlık döneminde, Eylül 2013’ten Ocak 2017’ye kadar Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönem Ukrayna’daki turuncu darbeyi örgütledi ve Zelenski’yi işbaşına getiren süreci yönetti.
Biyografisinde yer alan “Irak’a Özgürlük Operasyonu sırasında Türkiye’nin savunulması konularında yoğun bir şekilde çalıştı” bölümü ile ilgili ayrıntı yok fakat ABD’nin Türkiye’nin savunmasını nasıl (!) desteklediği dikkate alınırsa, Nuland’ın bu konuda neler yaptığını kestirmek zor değil. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) müellifi olan neo-con/siyonist ekibin beyinleriyle içli dışlı ilişkisi, Nuland’ın bu projede ana hedeflerden biri olan Türkiye ile ilgili faaliyetlerini anlamak için yeterli. 2005’te, Irak işgalinin asıl mimarı olan ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in dış politika danışmanlarından olan Nuland, o tarihten itibaren projenin öne çıkan popüler temsilcilerinden olmasa da sahadaki en azılı uygulamacılarından biriydi. Dolayısıyla, BOP stratejisinin odağında yer alan İkinci İsrail projesinin gereği olan, Irak işgali, Suriye operasyonu, önce DEAŞ’ın imal edilmesi, sonra DEAŞ’a karşı PKK’nın desteklenmesi gibi politikaları hayata geçiren önemli görevlilerden biri oldu.
Diplomasi koridorlarında sürpriz bir gelişme olarak nitelenen Nuland’ın emeklilik kararının arkasında neyin olduğunu henüz bilmiyoruz. Ama, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale operasyonun 2 yılını doldurmasının ardından Nuland’ın sahneden çekilme kararı alması, mensubu olduğu neo-con/siyonist karargâh için önemli bir mevzi kaybı anlamına geliyor.
‘Şahin’ Nuland’ın emeklilik dilekçesinin hangi şartlarda gündeme geldiğine bakınca bu açıkça görülecektir. ABD, Rusya’ya yönelik tarihin en ağır yaptırımlarını uygulamasına, Ukrayna’ya tonlarca silah, cephane, binlerce asker yığmasına rağmen Moskova’yı geriletemedi, tam tersine 2 yılın sonunda daha zayıf bir Kiev yönetimi var. Moskova’nın savaşın başlangıcında açıkladığı hedeflerin büyük kısmına ulaştığı, bir kısmını da sonuçlandırmaya daha yakın olduğu şartlar söz konusu. Dahası, ABD’nin, Rusya ve Çin’e karşı konuşlanmayı dayattığı Avrupa’da sosyal ve ekonomik istikrasızlıkların uç verdiği, buna bağlı olarak ABD politikalarına daha fazla itirazın yükseldiği bir tablo ortaya çıkmış durumda. Gazze’de 5 aydır devam eden savaşta neocon/siyonist karargâhın amaçladığının tam tersi şekilde, ABD ve İsrail’in dünyada yalnızlaştığı bir manzaranın ortaya çıkması da cabası.