Gündem yine Suriye. Zaman zaman arka plana düşse de 2011’den beri Türkiye ve bölgenin can alıcı konusu hep Suriye oldu. Bugün, PKK/YPG’nin Fırat’ın doğusundaki seçim tiyatrosu ile yeniden öne çıkan Suriye meselesi, Türkiye’nin geleceği açısından da en hassas başlık.
ABD Dışişleri Bakanlığı terör örgütünün 11 Haziran’da düzenlemeye çalıştığı seçimler için şartların uygun olmadığını açıkladı. Peki, bu seçimlerin arkasında olduğu bilinen ABD neden geri adım attı? Çünkü, seçim tiyatrosu istendiği gibi sahnelenemeyecek. Seçimleri, PKK/PYD’nin dışındaki Kürt örgütleri boykot ediyor, Arap aşiretleri bayrak kaldırmış. Ayrıca Türkiye, Milli Güvenlik Kurulu bildirisiyle, arkasında ABD ile İsrail’in olduğu bu plana izin vermeyeceğini ilan etti. Bölgede PKK/PYD dışındaki hiç kimsenin katılmayacağı bir seçim, sözde özerk yönetimin meşrulaştırılması amacına ulaşamayacak.
Peki seçim tiyatrosuyla istenilen amaca ulaşılması engellendi
diyelim.
O zaman ne olacak? Fırat’ın doğusunda seçimlerin yapılması sözde
özerk yönetimi meşrulaştırması için önemli bir adım olacaktır ama
dünyanın sonu değildir. Seçimlerin engellenmesi taktik açıdan bir
kazanım olur. Doğru ama Suriye’nin bölünmesini önleme açısından
yeterli olmayacaktır.
Türkiye, 2016 yılındaki Fırat Kalkanı, 2018 yılındaki Zeytin Dalı, 2019’daki Barış Pınarı harekatlarıyla Akdeniz’e ulaşması planlanan terör koridorunu kesti. Ama ABD, PKK’ya destek vermeye devam etti. Terör örgütü, ABD’nin desteğiyle palazlandı, büyütüldü, bugünkü noktaya getirildi. ABD’nin PKK’ya desteğini, ne Türkiye’nin NATO üyeliği önleyebildi ne de ABD ile yapılan çeşitli mutabakatlar…
Çünkü, ABD, Suriye’yi bölmeye çalışıyor. Türkiye ise Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla ABD’ninkiler çatışıyor. Türkiye’nin menfaatleriyle Suriye’ninkiler arasında ise örtüşme var. Dahası Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması, Lübnan’ın, Irak’ın, İran’ın da menfaatine. Mısır ve son dönemde Şam ile ilişkilerini normalleştiren Suudi Arabistan da, bölge çapında istikrarın gereği olarak aynı noktada buluşmuş durumda. Rusya ve Çin de bölge ülkeleriyle birlikte. Her şey bütün çıplaklığıyla ortada. Yani aslında Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması için dünya çapında stratejik düzlemde çok büyük bir ağırlık oluşmuştur.
Meselenin özü, ABD’yi Suriye’yi bölme planından caydıracak bütünsel bir strateji uygulanmasıdır. Kaybedilen zaman, Türkiye’ye yönelik tehditlerin artmasına neden olmaktadır. Bir kez daha hatırlatalım: 2019 yılından beri her yıl uzatılan ABD’nin Suriye Acil Durum Kararı’nda, Türkiye, ABD’nin ulusal güvenliğine olağanüstü ve olağandışı bir tehdit olarak nitelenmiştir. Bu durum, armudun sapı üzümün çöpü gibi sözde bahanelerle geçiştirilemez. Suriye’nin parçalanması hedefi, Türkiye’nin bölünmesinden ayrı düşünülemez.