Fikret Akfırat Aydınlık Gazetesi

Türkiye’nin önündeki dış politika gündemi

Yerel seçimler bitti. Çoğu kişinin beklemediği bir tablo ortaya çıktı. AK Parti’nin büyük oy kaybıyla yaşadığı ağır yenilginin, içeride olduğu kadar dışarıda...

04 Nisan 2024 | 177 okunma

Yerel seçimler bitti. Çoğu kişinin beklemediği bir tablo ortaya çıktı. AK Parti’nin büyük oy kaybıyla yaşadığı ağır yenilginin, içeride olduğu kadar dışarıda da yansımaları olacak. Özellikle Türkiye’ye yönelik güvenlik tehditleri açısından. Bu yazıda, Türkiye’nin önündeki güvenlik tehditleri, yapılması gerekenler ve seçim sonuçları arasındaki ilişkiyi değerlendirmeye çalışacağız.

En önemli dış politika konusu ABD ile ilişkiler. Masadaki en hassas başlık ise ne F 16’lar ne de karşılıklı ticaret konusu. Türkiye açısından esas mesele ABD’nin PKK’ya desteği. AK Parti ise bu konuyu diğer meseleler arasındaki başlıklardan biri sayıp, esas olarak Washington’un sıcak para musluklarını açmasına odaklanan bir çizgi izliyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra benimsenen bu ekonomi politikası, AK Parti’nin yerel seçimlerde kaybetmesinde tek değil ama bir numaralı etken oldu.

Peki bu politikanın, iddia edildiği gibi Türkiye ekonomisinde herhangi olumlu bir sonucu oldu mu? Mehmet Şimşek, “notumuz arttı” diyor ama ekonomi uzmanlarına göre bu politikanın herhangi bir getirisi olmadı, beklenen düzelme ufukta da görünmüyor.

Sıcak para için uluslararası finans oligarşisinden medet uman, Erdoğan’ın “kabullendik” diye itiraf ettiği politika bütünsel bir paketin parçası. Türkiye’yi üretimden koparan, krizin yükünü üreticilerin sırtına yıkan bu politika, Turgut Özal’dan beri “dünya ile bütünleşme” diye tarif ediliyor. Sonuç, uluslarası finans baronlarına teslimiyet. Bu yola girince, iç ve dış politikada bir paket programı da kabul etmiş oluyorsunuz. Bu durum, Türkiye’nin ihtiyaçları için hem ekonomide hem de dış politikada atılması gereken zorunlu adımlarla çelişiyor.

Paketteki en önemli başlık olan NATO ile uyum, dış politikanın bütününe büyük ölçüde yön veriyor. ABD’nin, gelişen dünyaya karşı açtığı savaşta en etkili aracı olan NATO’nun genişlemesine verilen destek, Türkiye’ye karşı Ege ve Doğu Akdeniz’den kaynaklanan tehdidin ağırlaşmasına yol açtı. NATO ve ABD ile uyum nedeniyle, Yunanistan’ın haksız taleplerine karşı Türkiye’nin milli menfaatlerini koruma kararlılığını ortaya koyan eylemlerden geri adım atıldı. Dahası, Türkiye ile Rusya’nın ortaklaşa barış içinde kalmasını sağladığı Karadeniz’de, huzuru ortadan kaldıracak NATO girişimine dahil olundu. Romanya’da kurulacak NATO’nun Karadeniz Üssü, Türkiye’nin sadece Rusya ile ilişkilerini bozmakla kalmayacak, Irak’tan, başlayıp Suriye’den Doğu Akdeniz’e, Ege Denizi’nden Balkanlara ve Karadeniz’e kadar uzanan ABD askeri kuşatmasında yeni bir halkanın kurulmasına yol açacak.

NATO ve ABD politikasıyla, “yerli ve milli” iddiası çöktü, bu da AK Parti’nin ağır seçim yenilgisinde belirleyici etkenlerden oldu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Chatham House: Trump’ın dış politikası Çin’in işini kolaylaştıracak 21 Kasım 2024 | 103 Okunma Türk’ün Türk’ten başka dostu yok mu? 17 Kasım 2024 | 66 Okunma ABD’nin planı var da gelişen dünyanın yok mu? 14 Kasım 2024 | 89 Okunma Trump’lı senaryolar 10 Kasım 2024 | 64 Okunma ABD’de yeni dönem ve Suriye 07 Kasım 2024 | 368 Okunma