DIŞ politika ulusal çıkarlara göre yapılır.
Silahlı kuvvetler de dış politika amaçlarına ulaşmak için
kullanılan araçlardan biridir.
Suriye konusunda Türkiye ile ABD’nin çıkarları örtüşmüyor.
Ulusal çıkarlar örtüştüğünde devletler arasında işbirliği doğar,
ulusal çıkarlar çeliştiğinde ise çatışma başlar.
Türkiye’nin Cerablus harekâtı, Rusya ve İran’ın yanında ABD ile de
varılan bir uzlaşmaya dayanıyor. Söz konusu devletlerin, Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Cerablus bölgesinden IŞİD’i çıkarması
konusunda kolayca uzlaştığını daha önce de bu köşede vurgulamıştım.
Ancak, YPG söz konusu olduğunda ABD’nin tavrının ne olacağının
belli olmayacağına da işaret etmiştim.
Nitekim, TSK ve desteklediği ÖSO güçleri YPG ile çatışınca, ABD
tutum değiştirmeye başladı. Arka arkaya YPG’ye koruyan açıkmalar
yaptı. TSK’nın IŞİD’le savaşması gerektiğini vurgulayarak, YPG’yi
vurmaması konusunda Ankara’ya baskı yapmaya başladı.
Ankara ise IŞİD ve YPG, Türkiye için tehdit olmaktan çıkıncaya
kadar operasyonun devam edeceğini dünya kamuoyuna duyurdu.
ABD’NİN ÇIKARI
ABD’nin Suriye’deki çıkarı, PYD-YPG’yi korumasını gerektiriyor.
YPG’ye ABD adına karada IŞİD’le savaşacak kara gücü olarak
bakıyor.
ABD askeri yerine YPG’lileri cepheye sürmüş durumda.
Bu nedenle PYD Lideri Salih Müslüm’ü ve YPG’yi “müttefik” olarak
görüyor.
YPG buna dünden razı...
ABD adına karada savaşan taşeron olarak askeri ve siyasi mevzi
kazanma peşinde.
Hem ABD’nin hem PKK-PYD-YPG’nin çıkarına bir alışverişti bu...