Bu çarka göz yumduğu gibi ara sıra imar affı çıkararak oy ve para toplama peşinde koşan bir siyaset kültürü...
İzmir depremi duygularımızı alt üst etti.
Hüzün gözyaşları, sevinç gözyaşlarına karıştı.
Elif bebeğin 65 saat sonra kurtarılması, kurtarıcısının başparmağına kilitlediği o minik eli görüp de gözyaşı dökmeyen yoktur. Keza Ayda bebeğin 91 saat sonra tebessüm ederek enkazdan çıkarılması, köfte ve ayran istemesine sevinçten ağlamayan var mıdır?
Elif bebek için sevinç gözyaşları dökerken, 7 yaşındaki abisi Umut’un öldüğünü hatırlayıp hüzün gözyaşı dökmeyen, Ayda bebek için sevinçlere boğulup da "annesi de yaşasaydı" diye hüzünlenmeyen var mıdır?
Gece gündüz demeden, hayatlarını riske atarak, o enkazı elleriyle kazıyan, can kurtaran, kurtardıkları bebekleri öpen, ağlayan, sevinçten konuşamayan, farklı siyasi otoritelere bağlı arama-kurtarma ekipleri, itfaiyeciler, madencilerin ortak hüzün ve sevinçlerine duygulanmayan var mıdır? Onlara gece gündüz yiyecek, battaniye taşıyan, evsiz kalanlara evlerini açan, "annesini kaybetmiş veya annesi emziremeyen bebekleri emzirebilirim" diye adres duyuran İzmirlilerin verdiği insanlık ve danışma dersini takdir etmeyen var mıdır?
Evet, İzmir depremindeki kurtuluşlar, ölümler, insanlık görüntüleri, dayanışma duygularımızı alt üst etti.