CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel
Kurulu'nda yaptığı konuşmada dört önemli mesaj verdi:
“FETÖ dünya için bir tehdittir.
PYD-YPG’nin hedefi DAİŞ (IŞİD) değil.
Musul’da halkın hassasiyetine dikkat edin.
BM Güvenlik Konseyi’nde reform yapılmalı.”
Türkiye bu saptamaları ve önerilerini uzun bir süreden beri gündeme getiriyor.
Bu saptamaların her biri özellikle Ortadoğu’da dökülen kanın ve istikrarsızlığın nedeni...
Ancak, başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler bu gerçeğe gözlerini yumuyor.
Çünkü bu sorunların kaynağı kendileri.
ABD’nin Ortadoğu politikasının yol açtığı sorunları bütün dünya görüyor ama bazıları çıkarları gereği, bazıları da karşı çıkacak güçleri olmadığı için sesini çıkaramıyor.
Körfez Savaşı ve Irak’ın işgalinden başlayarak, Arap Baharı adı altında Libya’da, Mısır’da ve Suriye’de olanlar ortada.
Parçalanmış bu ülkelerde oluk oluk kan akıtılıyor.
Hiçbirinin geleceği belli değil.
BM SORUN ÇÖZEMEZ
Bu sorunlara BM’den çözüm beklemek boşuna.
ABD, Irak’ı işgal ederken, dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “BM de ne? Ya bizim yanımızdasınızdır ya da karşımızda” diyerek, BM’nin durumunu ortaya koymuştu.
Bu durum değişmiş değil.
BM’nin bir savaşı durduracak, bir sorunu çözecek herhangi bir işlevi yok.
ABD ne derse o yönde karar üreten bir kuruma dönüşmüş halde.
Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler anlaştıklarında, diğer ülkelerin yapacağı bir şey olmuyor.
Anlaşamazlarsa o zaman ABD ve Rusya yine bildiklerini okuyorlar.
TÜRKİYE NEDEN ÇIRPINIYOR
Irak, Suriye sorununda olduğu gibi PKK ve FETÖ konusunda da en çok
çırpınan, en yüksek sesi çıkaran ülke Türkiye.
Bunun nedeni, bu ülkelerdeki sorunlar ve örgütlerin tehdit ettiği ülkelerin başında Türkiye’nin gelmesi.
FETÖ’den başlayalım...