POLİS memuru Mevlüt Mert Altıntaş’ın Rus Büyükelçi Karlov’u
öldürmesi, tehlikenin henüz geçmediğini gösteriyor.
15 Temmuz’dan bu yana, memuriyetten atılan veya açığa alınan asker,
polis, sivil sayısı 100 bini aştığı halde, hâlâ FETÖ ve benzeri
terör örgütü mensuplarının devlet içinde kendilerini
gizleyebildikleri anlaşılıyor.
FETÖ başta olmak üzere terör örgütü mensuplarının devleti ele
geçirmek için ölümü bile göze aldıklarını, her yola başvurduklarını
biliyoruz. 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişiminde bile
bulundular.
Hâlâ vazgeçmiş de değiller. Rus Büyükelçi’ye yapılan suikast bunu
gösteriyor. Ele geçiremeseler bile gizli hücrelerini, elemanlarını
harekete geçirerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne olabildiğince
zarar vermeye çalışıyorlar.
Rus Büyükelçi Karlov’un katledildiği suikastta bir polis memurunu
kullanmaları Türkiye’nin dış dünyadaki imajı açısından en olumsuz
etkiyi yapacak bir yöntemdi. Ankara’da bir büyükelçinin bir polis
memuru tarafından katledilmesi, Türkiye’nin güvenli olmadığı,
diplomatların bile Türk polisine güvenmemeleri gerektiği mesajı da
taşıyordu.
POLİS VE ASKER
Bu son olay devletteki sinsi örgütlenmenin boyutlarını göstermesi
bakımından çok önemli bir işarettir. Devletin tüm olanaklarıyla bu
örgüt mensuplarını görevden alma ve uzaklaştırma çabalarına rağmen,
hâlâ “içeride varız” mesajı da verilmiş oldu. Şimdi haklı olarak,
akıllara “Bu suikastçı polis gibi devlet içinde ne kadar daha örgüt
elemanı var” sorusu takıldı.
Polisteki temizlik neredeyse 3 yıldır sürüyor, fakat henüz
bitirilemedikleri anlaşılıyor. Kendini bugüne kadar saklayabilmiş
kaç emniyet mensubu var, bunu bilmiyoruz.