AK Parti iktidarı, özellikle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine
geçildikten sonra demokrasi alanını daraltmakla kalmadı
cumhuriyetin laiklik ve hukuk devleti niteliklerini de fiilen
ortadan kaldırdı.
Türkiye’nin yeniden demokratik, laik, sosyal hukuk devleti
niteliklerine kavuşması önümüzdeki seçimde iktidarın değişmesine
bağlı. İktidarın seçimleri yeniden kazanması halinde Türkiye’nin
demokrasiden daha da uzaklaşacağı ve laik hukuk devleti yerine din
devletine dönüşeceği çok belli. Bunun en bariz işaretlerinden biri
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın HÜDA PAR ve Yeniden Refah
Partisi’ni Cumhur İttifakına alması oldu.
HÜDA PAR’ın Atatürk ve laiklik karşıtı, şeriatla yönetilen bir Kürt Devleti kurmak istediği sır değil. Yeniden Refah Partisi de başta özgürlük ve eşitlik olmak üzere kadının insan haklarını sınırlama koşuluyla Cumhur İttifakı’na katıldığına göre muhalefetin seçimleri kaybetmesi halinde Türkiye’nin çağdaş devletler topluluğundan daha da kopacağını tahmin etmek zor değil.
Bu nedenle 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler tarihi bir önem taşıyor. Bu seçimin sonucuna göre Türkiye ya yeniden demokratik ülkeler topluluğuna doğru yola çıkacak ya da İran, Afganistan benzeri bir ülkeye dönüşecek.
Kuşkusuz 21 yüzyılda Ortaçağ kafasıyla yönetilen Afganistan,
Türkiye’nin özeneceği bir ülke olamaz.
Türkiye’nin yeniden demokratik bir ülke olabilmesi ise muhalefetin
birlikte hareket edebilmesine bağlı. Nasıl 2019 yerel seçimlerinde
ve 23 Nisan İstanbul yenileme seçiminde birlikte hareket ederek AK
Parti’yi ve Erdoğan’ı sandıkta yendiyse, 14 Mayıs’ta da yine
birlikte hareket ederek bu iktidara son verebilir.
Muhalefetin birlikte hareket etmesinin tek koşulu ise 14 Mayıs seçimlerine tek cumhurbaşkanı adayı ile girmesi ve seçimi ilk turda kazanmayı hedeflemesidir. Bugüne kadar yapılan seçimlerde iktidarın hukuka aykırı birçok uygulamaya başvurduğu anımsanırsa seçimin ilk turda ve açık bir farkla kazanılmasının önemi daha da iyi anlaşılır.
2017 referandumunda 2 milyon mühürsüz oyun geçerli sayıldığı, İstanbul yerel seçiminde aynı zarftaki 4 oydan üçünün geçerli birinin geçersiz sayılarak seçimin iptal edildiği unutulmamalıdır. Bugün de Yüksek Seçim Kurulu’nun iktidara yakın şekilde dizayn edilmesi ve hemen ardından anayasaya açık aykırılık söz konusu olmasına karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasına onay verilmesi de akılda tutulmalıdır.