ABD’nin yıllarca İncirlik Üssü’nden kullandığı ‘Çekiç Güç’
eliyle oluşturduğu Kuzey Irak, bugün PKK’nın merkez üssü
konumundadır.
Washington, 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra Saddam’ı sınırlıyorum
diyerek 36. paralelin kuzeyinde oluşturduğu ‘güvenli bölge’de bir
yandan Barzani-Talabani ikilisini bir yandan da Öcalan ve PKK’yı
destekledi. Bu destek PKK’yı hem askeri hem siyasi açıdan
güçlendirdi. PKK’nın Türkiye’ye saldırıları arttı ve giderek Kuzey
Irak’ta da etkili bir konuma geldi.
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesine kadar aktif olan Çekiç Güç
‘işlevini’ tamamladı. Irak’ı işgal eden Washington, Talabani’yi
Irak cumhurbaşkanı, Barzani’yi Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi
başkanı yaparak ödüllendirdi. PKK’yı Kandil ve Kuzey Irak’ta etkili
bir askeri ve siyasi güç haline getirdi.
ABD bununla da yetinmedi, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi
sonrasında Türk askerinin kafasına çuval geçirdi, Türk Silahlı
Kuvvetleri’ni (TSK) hedefine aldı. TSK’nın itibarsızlaştırılması,
Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda büyük çaplı bir tasfiyenin
gerçekleşmesi ve nihayet koruma altına aldığı FETÖ’nün 15 Temmuz’da
giriştiği kanlı darbeye kadar, Türkiye ve TSK aleyhine ne varsa
doğrudan veya dolaylı destek oldu.
Bugün ise Kuzey Suriye’de ‘2. Kuzey Irak’ yaratılması, ciddi bir
risk olarak Türkiye’nin karşısına çıkmış durumda.
ABD-PKK İLİŞKİSİ