Süleyman Demirel’in DYP’si ve Turgut Özal’ın ANAP’ı siyaset sahnesinden silindikten sonra merkez sağda büyük bir boşluk oluştu.
Merkez sağ seçmen Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti’yi destekledi.
Başlangıçta merkez sağı da kapsayan, Milli Görüş gömleğini çıkarmış, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye yapmayı hedeflemiş, bunu sağlamasa bile AB değerleriyle yola devam etmeyi taahhüt etmiş olan AK Parti tek başına iktidar oldu.
AK Parti 2002-2007 yılları arasındaki iktidarını, “daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, hukukun üstünlüğü, yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele” söylemiyle sürdürdü.
Ancak 2007’den sonra AK Parti giderek siyasal İslamcı bir kimliğe büründü.
Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yerine dini devletin ve toplumun merkezine yerleştirme adımları atan AK Parti AB hedeflerinden de değerlerinden da uzaklaşarak otoriter bir yönetim oluşturdu.