Fikret Bila Hürriyet Gazetesi

Örümcek ağı

TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinden kaynaklanan iki temel dayanağı niteliğindeki 'laiklik' ve 'üniter yapı' ilkelerinin başına gelmeyen kalmadı. Bu iki ilke üzerine inşa edilmiş devlet yapısını...

15 Eylül 2016 | 683 okunma

TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinden kaynaklanan iki temel dayanağı niteliğindeki 'laiklik' ve 'üniter yapı' ilkelerinin başına gelmeyen kalmadı.

Bu iki ilke üzerine inşa edilmiş devlet yapısını yıkmayı amaçlayan faaliyetlerin, on yıllara dayanan, uluslararası desteğe sahip, çok ince bir planlamaya dayandığı artık üstü örtülemeyecek açıklıkta ortaya çıkmış durumdadır.


15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve bir yıldır süren şehir savaşlarından sonra, FETÖ ve PKK’nın faaliyetlerini ‘demokratikleşme’ kılıfı ile izah etmeye dönük çabalar sürüyor.

Bu iki örgütün kanlı faaliyetleri sürerken bile, “Türkiye demokratikleşiyor” diye savunmak ve bunu ‘aydın’ sorumluluğu diye sunmak, bir art niyet değilse, İran aydınlarının 40 yıl önce gösterdikleri türden bir saflık olmalı...

DEMOKRASİ NERESİNDE?

FETÖ faaliyetleri on yıllarca ‘inanç özgürlüğü’ kılıfı altında savunuldu, desteklendi. İnsan hakları cümlesinden sayıldı, demokratikleşmenin gereği olarak sunuldu.

Alternatif bir eğitim sistemi kurulmasına, laiklik karşıtı, Atatürk düşmanı bireyler yetiştirilmesine, bunların devlet kadrolarına yerleştirilmesine göz yumuldu, hatta destek verildi. Bunu yapanlar arasında halkı etkileme, algı oluşturma konumunda olan birçok ‘aydın’ da vardı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, demokratik bir ülke olmasının ‘olmazsa olmaz’ koşulu niteliğindeki laiklik ilkesine karşı olan faaliyetlere, devletle sorunlu sol ve sağ çevrelerden küçümsenmeyecek destek geldi.

Bu destek ‘aydın sorumluluğu’ adı altında hem Fetullah Gülen cemaatine hem de PKK’ya verildi.

Oysa her iki örgütün de demokrasinin ‘d’siyle ilgisi yok...

FETÖ’de bir demokratik yapıdan, demokratik bir işleyişten, demokrasi amacından söz etmek mümkün mü? Ruhani lider, Mesih-mehdi muamelesi gören tek adam yönetiminde, laikliğe karşı bir örgütün demokratik olması ve demokrasiyi amaçlaması mümkün olabilir mi?

Aynı durum PKK için de geçerlidir...

O da tek adam yönetiminde, Stalinist anlayışla örgütlenen ve çalışan, terörle, şiddetle halkı sindiren, katı bir hiyerarşiye sahip, bu hiyerarşiye veya emre uymayanların infaz edildiği, tarihin en kanlı terör örgütlerinden birini ‘demokrasi’ ve ‘demokratikleşme’ kavramlarıyla tarif etmek mümkün mü?

İKİSİNİ AYIRMAK

Bu örgütlerle mücadelenin başarısı halk ile örgüt mensuplarını birbirinden ayırmaktır.

Halkla terör örgütlerini aynı kefeye koymak, aynı muameleyi yapmak hatasına düşmemektir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal'in askerleri 20 Kasım 2024 | 315 Okunma Laiklik temeldir 18 Kasım 2024 | 210 Okunma İmamoğlu ve Yavaş hedefte 15 Kasım 2024 | 363 Okunma Yoksulluk öldürüyor 13 Kasım 2024 | 154 Okunma Atatürk devrimleri 11 Kasım 2024 | 142 Okunma