TÜRKİYE yaşamsal önemde bir süreçten geçiyor.
İçeriden ve dışarıdan Türkiye’yi, Suriye gibi bir içsavaşa
sürükleme gayretleri çok açık görülüyor.
Üç yönden gelen terör saldırıları, terör örgütlerine verilen dış silahlı ve siyasi destek, sınırlarımızda beliren tehditler, Türkiye’nin aynı anda birçok cephede ve çok dikkatli bir mücadele yürütmesini gerektiriyor.
İçinden geçtiğimiz süreçte Türkiye’nin en fazla ihtiyacı olan sağduyudur.
Bir kaos, içsavaş ortamına sürüklenmemek için yönetimin ortak akılla, halkın sağduyuyla hareket etmesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Terörle mücadelenin, demokrasi ve hukuk kurallarından sapmadan güvenlik güçleri tarafından yürütülmesi, tahriklere gelinmemesi yaşamsal önemde.
Terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmemek için, sokak çatışması çağrılarına, teşviklere karşı durulması ve sağduyunun elden bırakılmaması gerekiyor.
Türkiye’yi Suriye’ye çevirmek isteyenlerin oyununun bozulması için herkese, her kuruma soğukkanlı ve sağduyulu davranma görevi düşüyor.
Türkiye çok yönlü saldırı altında kaldığı bu süreci ancak demokratik sabır, olgunluk, hukukun üstünlüğü ve sağduyulu davranışla aşabilir.
Teröristle mücadele güvenlik güçlerine, suç-ceza süreci yargı erkine ait bir görevdir.