CİNSEL istismar suçunun failin mağdurla evlenmesi halinde ve belli
şartlarda fiilen affedilmesine ilişkin önergenin geri çekilmesi
kararı isabetli olmuştur.
Kadınlar ve kadın dernekleri başta olmak üzere bu düzenlemeye karşı
gösterilen toplumsal tepki, muhalefet partilerinin eleştirileri
karşısında değişiklik önergesinin komisyona çekilmesi ve belki de
iptal edilecek olması, kadın-çocuk hakları ve özgürlüğü mücadelesi
açısından önemli bir gelişmedir.
Demokratik hukuk devleti olmanın bir sonucu olarak Türkiye’de de Medeni Kanun evlilik yaşını 18 olarak belirlemiştir. Bu hükmün altında, kadın ve çocuk hakları konusunda yüzyıllardır verilen özgürlük ve hak mücadelesi vardır. Söz konusu önergenin geri çekilmesi, eleştirilerin dikkate alınması, bu mücadele ile elde edilmiş haklardan geriye gitmeme adına olumlu bir sonuçtur.
ERKEK MÜLKİYETİ
Kızların çocuk yaşta, ‘aile kararı’yla evlendirilmeleri bir
mülkiyet sorunudur.
Küçük yaşta evliliğe karşı verilen ve verilecek olan mücadele de kadının özgürlüğü için verilen mücadeledir.
Kız çocuklarının ‘aile kararı’yla evlendirilmelerinde esasen bir aile kararı yoktur. Nihai karar babanın, diğer ifadeyle erkeğin kararıdır (Patria potestas-Babanın gücü). Baba yoksa, kararı erkek kardeş, amca, dayı gibi yine bir başka erkek verir. Evlendirilecek kız çocuğuna ve annesine söz ve karar hakkı verilmez.
Bu sorunun mülkiyet sorunu olmasının nedeni, tarihsel gelişimi içinde mülkiyetin erkeğe (babaya) ait olmasıdır. Bu mülkiyete kadın ve çocuk da dahildir.
Bu ilişkiye dayanarak baba (yoksa diğer yakını olan erkek) çocuğun evlenmesine karar verebilmektedir.
Mülkiyetin ve dolayısıyla kararın erkeğe ait olması, toplumsal gelişimi içinde anayanlı düzenden babayanlı düzene geçişin, bir başka ifadeyle, erkeğin gücüne dayanarak mülkiyete sahip olması, böylece kadını ve çocuğu de ‘malı-mülkü’ haline getirmesinin sonucudur.
SIĞIR EVLİLİĞİ
İnsanların yerleşik yaşama geçiş sürecinde önce taşınabilir şeyler
üzerinde mülkiyet kurdukları bilinen tarihi bir gerçektir.
Topraktan önce, ekonomik hayvanlar üzerinde mülkiyet kuran
insanlar, bu kontrol ve sonrasında tarıma geçişle üretim bolluğuna
ulaşmışlardır.