15 Temmuz kanlı darbe girişimi, Türkiye'deki temel yanılgıyı da ortaya çıkardı. Bu, 'devlet yanılgısı'dır.
On yıllardır özellikle sağ siyasetin devletin nitelikleri
konusundaki muhalefeti ve bunun Atatürk cumhuriyetinden ‘rövanş’
almaya kadar varmış olması, temel yanılgının kaynağını
oluşturuyor.
Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’daki ifadesiyle ‘demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devletidir’. Bu nitelikler akşamdan sabaha
konulmuş nitelikler değildir. İnsanlık tarihinin demokrasi için
yüzyıllardır verdiği mücadeleden süzülmüş temel niteliklerdir. Bir
devlet ancak bu nitelikleri taşıyorsa demokratik ve çağdaş bir
devlettir.
GÜÇLER AYRILIĞI
Demokratik sistemde devletin bu niteliklerini koruyabilmesi, güçler
ayrılığı ilkesinin hakkıyla uygulanmasına bağlıdır. Demokratik ve
laik devlet ancak yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden
bağımsızlığı üzerinden yükselebilir. Yargı bağımsızlığı ve hukukun
üstünlüğü ilkesi diğer erklerin ve niteliklerin güvencesini
oluşturur.
Dini cemaatlere dayanarak yapılan siyaset, sonuç itibariyle güçler
ayrılığı ilkesine karşı olduğu gibi laik devletin ‘zararlı’
olduğuna inanan bir siyaset anlayışıdır. Bu siyasetin devlet
hakkındaki yanılgısı 15 Temmuz gibi bir felaketi getirecek kadar
etkili olmuştur.
Türkiye’nin devlet hakkındaki bu yanılgıdan hızla kurtulması
gerekir.
TARAFSIZ DEVLET
Demokrasilerde ülkeyi seçimle iktidara gelen siyasi partiler
yönetir. İktidara gelen siyasi partinin oluşturduğu hükümet, ülkeyi
elbette kendi siyasi tercihlerine ve programına göre yönetecektir.
Devlet aygıtını işleten de hükümettir. Ancak, hükümetin güçler
ayrılığı ilkesi gereği olarak siyasi tercihlerine göre
yönetemeyeceği organlar ve değiştiremeyeceği hizmet alanları
vardır.
Bunların başında yargı organı ve adalet hizmeti gelir. Yargı,
siyasi iktidardan bağımsızdır. Bu bağımsızlık kaybedilirse devletin
demokratik ve laik niteliği de kaybolur. Hükümetin siyasi
tercihlerine göre hareket etmek zorunda olmakla birlikte ürettiği
hizmetin niteliği gereği siyasallaşmaması gereken alanlar da
önemlidir. Adalet hizmetinin yanı sıra, ulusal güvenlik ve asayiş
hizmetleri de böyledir.
Yargı bağımsızlığı ve tam kamusal hizmetlerin tarafsızlığı devletin
temel işlevini yerine getirebilmesinin olmazsa olmaz
koşullarıdır.