Türkiye Cumhuriyeti, 100 yaşını kutlarken kazanımlarını hızla kaybediyor.
Ağır bir ekonomik krizin yanı sıra demokrasi, laiklik, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi cumhuriyetin temel niteliklerinden uzaklaşarak az gelişmiş ülkeler ligine doğru hızla ilerliyor.
Türkiye’nin böyle bir sürece girmesin nedeni AK Parti iktidarının, özellikle 2007 yılından sonra cumhuriyetin kazanımlarını rafa kaldırıp dini değerlere dayalı bir yapı kurmaya yönelmesidir.
Eğitim sistemini bilime değil inanca dayalı hale getiren, kamu kurumlarında liyakat yerine sadakati esas alarak dinci bir kadrolaşmaya giden, tarikatlar, cemaatler eliyle devlet yönetmeye kalkan iktidar Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) değerlerinden ve tam üyelik hedefinden hızla uzaklaştırıyor.
Türkiye’nin nasıl bir ülkeye dönüştüğünü, Dr. Mahfi Eğilmez, Yeni Ekonomi kitabında şöyle özetliyor:
“Türkiye Cumhuriyeti yüzüncü yılını tamamlayıp ikinci yüzyıla geçerken elde; çürümüşlük, görgüsüzlük, ahlaksızlık, liyakate değil sadakate göre yürütülen berbat bir atama sistemi, adam kayırma, sefalette büyük artış, kara para aklama, dolandırıcılık, mafya ve terörün zirve yaptığı bir yapı var. Bu yapı, toplumu eğitimden spora, adaletten maliyeye, istatistik toplamadan basına, televizyonlardan sendikalara kadar her yanı sarmış durumda. Her alanda mantar gibi türeyen tarikatlar ve benzeri oluşumlar, bilime dayalı yaklaşımlar yerine inanca dayalı yaklaşımları dayatıyor.” (s.160)