TÜRKİYE, kurtuluş ve kuruluş yıllarındaki gibi milli mücadele ruhuyla hareket etmesi gereken günlerden geçiyor...
Cumhuriyet tarihimizin en ağır saldırılarıyla karşı karşıyayız.
O kadar ki, bu saldırılar Türkiye açısından ‘varlık-yokluk’ sorunu yaratacak boyutlara vardı.
15 Temmuz’da yaşadığımız darbe girişimi bile tek başına Türkiye’nin artık bir beka sorunu yaşadığını göstermeye yeter.
Bu darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün 93 yıldır ayakta kalmayı başarmış bir Türkiye Cumhuriyeti’nden söz etmemiz mümkün olamayacaktı.
Sadece demokratik-laik Türkiye Cumhuriyeti’ni değil, toprak bütünlüğümüzü ve ulusal birliğimizi de kaybetmiş olacaktık.
Türkiye, varlığına kasteden bu en ağır saldırıyı bertaraf etmeyi başardı.
Ancak tehlike geçmiş değil...
ÜÇLÜ SALDIRI
Yanı başımızda içsavaş ve süper güçlerin Ortadoğu’da yeni paylaşım mücadelesi sürerken, Türkiye dış destekli üçlü saldırı altında.
PKK, FETÖ ve IŞİD bütün güçleriyle yükleniyorlar.
PKK bombalı araçlarla saldırırken, IŞİD çocuk intihar bombacılarıyla sivil katliamlar yapıyor.
Türkiye’yi Suriye’ye çevirme, merkezi devleti dağıtma, Ankara’yı Bağdat ve Şam gibi ülkenin tümüne hâkim olamayacak duruma düşürme çabaları yoğun şekilde devam ediyor.
15 Temmuz’un devlette yarattığı sarsıntı geçmeden, devlet yeniden toparlanmadan, yoğun saldırılarla Türkiye kaosa, içsavaşa sürüklenmek isteniyor.
Büyük Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde çizdiği karanlık bir dönemden geçiyoruz.