İktidarın Türkiye’yi dönüştürme çabaları ülkenin geleceği açısından üç alanda önemli riskler barındırıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve toplumsal yaşamın laik yapısını dönüştürmek amacıyla sivil ve güvenlik bürokrasisinde yapılan tasfiye ve tarikat referanslı atamalar, devlet korumasında da olanlar dahil yoksul aile çocuklarının tarikatların ellerine teslim edilmesi ve 15 milyonu bulduğu ifade edilen çoğunluğu Suriyeli göçmenler çözülmesi zor sorunlar üretmeye aday alanlardır.
Güvenlik bürokrasisinde Atatürk’ün izinde laik kadroları tasfiye edip yerlerine Atatürk ve laiklik karşıtı cemaat mensuplarının atanması ve terfi ettirilmeleri sonucunda Türkiye çok acı bir deneyim yaşadı. Emniyet teşkilatında ve yargıda etkin yerlere getirilen bu kadrolar önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK),
emniyette ve yargıda kumpas davalarıyla tasfiyeyi gerçekleştirdiler. TSK’da önemli komutanlıklara getirilen FETÖ’cüler 15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde bulundular.
17-25 Aralık yolsuzluk iddialarına kadar iktidarın desteğiyle yargı ve güvenlik kurumlarında etkin hale getirilen kadroların bir askeri darbeyle laik cumhuriyeti yok etmeye kalkıştıkları bu süreç unutulmamalıdır.
Bu süreçten ders çıkarması gereken iktidarın özellikle güvenlik ve yargı bürokrasisinde tasfiye ettiği cemaat mensuplarının yerine başka cemaat ve tarikatlara mensup kadrolar oluşturması ilerisi için önemli bir risk oluşturacaktır.
Bu nedenle bugünlerde yargıda, emniyet teşkilatında ve TSK’da üst düzey atamalar ve görev değişiklikleri yapılırken bu risk dikkate alınmalıdır.