Standard&Poor’s yine en kritik zamanda kendini gösterdi.
Üstelik bunu sırayla yapıyorlar. Önce Moody’s, ardından Fitch sonra
S&P. En karanlık, en zorlu dönemlerde tetiği çekiylorlar. Tıpkı
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından yaşananlar gibi. 18
Temmuz’da Moody’s Türkiye’yi negatif izlemeye aldığını duyurdu. 2
gün sonra 20 Temmuz günü S&P, Türkiye’nin notunu BB’ye, 23
Eylül’de sahneye çıkan Moody’s Ba1’e düşürdü. Ocak 2017’de sıra
Fitch’e geldi ve o da notumuzu BB+’ya indirdi. Ya notumuzu
düşürdüler ya da görünümü olumsuza çevirip bol siyasi mesajlar
verdiler. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in önemle altını
çizdiği gibi, kâh geçen seneye ait verileri öne sürdüler, kâh bu
sene. Adında var ama hiçbir standarda uymayan notlarla, Türkiye’ye
karşı kur savaşının pimini çektiler.
Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesini Ağustos ayında yapacağını
duyuran S&P’nin Kıdemli Direktörü Mark Gill, not indirimli bu
kararın kesinlikle erken geçimle ilgisi olmadığını duyurdu.
Peki bu kadar ani, üstelik Türkiye’nin notunu düşürecek kadar vahim
ne olmuş olabilir? Gill açıklamasında daha da büyük bir pot kırıyor
ve Türkiye’deki şartların 1994 yılına göre aynı olduğunu iddia
ediyor. Gill’in bu açıklaması Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile
Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın “Zamanlaması manidar ve siyasi
içerikli” suçlamasını sonuna kadar hak ediyor. Siyasi
belirsizlikler ve askeri vesayetin hâkim olduğu; yüzde 100‘lere
varan enflasyon, kamu borç stokunun neredeyse millî gelire eşit
olan bir dönemin bugünle aynı görülmesi, S&P’nin ne kadar art
niyetli ve siyasi olduğunun en bariz göstergesi. Bu kuruluşların
hain FETÖ örgütünün oyuncağı hâline geldiğine ilişkin iddialar
epeydir konuşuluyordu. Darbe girişiminden sonra gösterdikleri bu
performans âdeta bu iddiaları doğrular nitelikte.
Elbette birtakım sorunlar yaşıyor Türkiye. Enflasyon hedeflenen
oranının üstünde, işsizlik hala iki hanede, cari açık ve dış
finansman pozi...