20. Yüzyıl içinde iki büyük dünya savaşı yaşandı; insanlığa,
bunların bedeli ise çok ağır oldu. Her iki büyük savaşın da sebebi
maddi idi. Ama sonuçları itibariyle; asıl yıkım, insanlığın mana
dünyasında oldu. Aradan yüz sene geçmesine rağmen; ne Batı ve ne de
Doğu buhranını yenebilmiş değildir.
Birinci Dünya Savaşı petrol sahalarının paylaşımı yüzünden oldu; o
sahalar ise, Osmanlı hinterlandında bulunmaktaydı. Batı, Osmanlıya
Türk diyor ve ondan öcü gibi korkuyordu. Zira, ellerinde
bulundurdukları müstemlekelerini onca masraf ve askerî tedbirlere
rağmen idare edemiyor ve her daim her yandan isyanlar
yükseliyordu.
Üç kıta-yedi iklim gibi; çok geniş bir coğrafya üzerinde
bulunmasına rağmen, Osmanlı diyarlarında sulh-sükun ve huzur
hakimdi. Sebebini araştırdılar ve buldular: İmparatorluğun en ücra
köşelerine kadar hüküm-perva olan Kur’an nizamı ve o nizamda;
yerlerin ve göklerin temsilcisi olan Halife-Sultan’ın varlığı ve
etkisi. Öyle ki; senede iki dînî bayramda gönderilen ‘selam-ı
şahane’ ile tüm bu İslam beldeleri hizaya çekilebiliyor!