Osmanlı sofrasını yağma-layan istilacı güçlerin ne kendileri rahat etti ve ne de aleme huzur verdiler. O gün bugündür, Osmanlı bakiyesi toprak üzerinden kan, gözyaşı ve ah-ü figan eksik olmadı, olmuyor.
Orta-Doğu’ya, Kafkaslara, Balkanlara ve Osmanlının renginin ve kokusunun sindiği tüm coğrafyalara bakın; ya vampir gibi emilip sömürülmekteler, ya da en ufak bir direnme hallerinde, üzerlerinden silindir gibi geçilmekte, kendilerine işkence ve vahşetin her türlüsü uygulanmaktadır.
AB ülkesi olan ve Batı medeniyetinin kadim beşiği olan Yunanistan, Batı Trakya’da kendi halinde yaşamakta olan bir avuç (150 bin) Türk’ün varlığına tahammül edemiyor; kendi vatandaşı olan bu azınlığın en tabii hakkı olan insan haklarını ellerinden alıyor. (Baskılardan bunalan Türkler, Lozan’la birlikte 700 bin iken, göç ede ede bu rakama düştüler)