Her çeşit dava, kendisine gönül veren gayretli insanların omuzları üzerinde yükselir. Diğer bir ifadeyle, hangi dava olursa olsun, onu kuvveden fiile çıkaracak olan, o davanın yılmaz bekçileridir.
Malum, Cumhurbaşkanlığı makamı, 2007 yılında altın tepsi içinde Sayın Tayyip Erdoğan’a sunulmuştu! Hiçbir faninin elinin tersiyle itemeyeceği bu yüce makamı dava adamı olan Sayın Erdoğan itti ve “Benim, bizim Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Sayın Abdullah Gül’dür” dedi.
Oysa o Abdullah Gül, vesayet odaklarınca ‘özde Atatürkçü!’ bilinmiyor ve mahut kesimler onu o yüce makama layık görmüyordu. Sayın Erdoğan iktidardaki partisinin kapatılması pahasına bu riski göze aldı ve dava arkadaşı bildiği Sayın Abdullah Gül’ü o makama çıkardı.
Dava adamı olabilmenin, sanıldığından fazla olmazsa olmazı vardır.