Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediyesi’nde (ki, bendeniz oranın sakiniyim) en ufak bir başarı ve basit bir hizmet bile göstermeden İstanbul gibi bir metropol başkanlığına aday gösterildi.
O, seçimi en yakın rakibine karşı sekiz yüz bin oy farkla kazandığını zannediyor ama kazın ayağı öyle değil.
İstanbul seçimleri tamamen AK Parti’nin peş peşe yapmış olduğu hatalar zinciri yüzünden kaybedildi. Bütün bunlara rağmen seçim başa baş sonuçlandı ama yine AK Parti’nin hatalı girişimleri sonucu mahut hezimet kaçınılmaz oldu.
AK Parti, İstanbul’a yaptığı ve İstanbul’un tarihinde yapılamamış devasa yatırımları (hizmetleri) anlatamadı, kaybetti; CHP ise tamamen yalan-yanlış algılar ve hayal vaatler üzerinden götürdüğü seçimi kazandı.
Bir kere; Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu’yla televizyon ekranlarına çıkması çok yanlıştı. Üstelik rakip sahada ve İmamoğlu’na önceden soruları vermiş olan bir gazetecinin moderatörlüğünde çıkmak, yenilgiye davetiye çıkarmaktı
Sonuçta, Binali Yıldırım doğruları ve onca devasa hizmetleri dillendiremedi, Ekrem İmamoğlu ise tamamen hayal satarak oluşturduğu algılarla rakibini yendi.
İnsanlar şu veya bu şekilde çeşitli makamlara gelebilirler, mühim olan gelinen o makamın hakkını verebilmektir, layıkıyla o makama oturmaktır. Zira makamın şerefi, orada bulunanladır.
Peki, İmamoğlu getirildiği makamın hakkını verebilmiş midir? Sloganlarla, yalanların propagandasıyla evet lakin doğrularla ve hizmetle asla!
İmamoğlu İstanbul’u, belediye hizmetleri açısından bir milim ilerisine taşıyamadığı gibi, şehri teslim aldığı halinden fersah fersah geri götürmüştür.
Hani her şey çok daha güzel olacaktı?