Batı, Batı’nın demokrasisi diye haykıranlara bir çift sözümüz var. Batı’da tek bir seçim kaybeden siyasi parti lideri istifa etmeyi görev bilir. Bizde ise on seçimi üst üste kaybeden siyasi parti lideri, koltuğuna daha büyük bir iştahla sarılır ve asla bırakmaz.
Bakınız; Almanya’da 16 yıldır iktidarı elinde bulunduran CDU’nun lideri, ilk seçim yenilgisiyle görevini bıraktı. Bizimkiler, siyaseti güreşle karıştırmış olacaklar ki yenilen pehlivan güreşe doymaz aymazlığıyla, görevlerini sürdürmeyi maharet bilirler.
Batı’daki siyasiler, şahsiyetleriyle işgal etmekte oldukları koltuklara şeref verirler; bizdekiler ise, şerefi, işgal ettikleri koltuklardan beklerler. Tılsım, Batı’da kişilerde iken, bizde koltuklardadır.
Bu yüzden olsa gerektir ki bizde o koltuğa oturan yapışıyor ve bir daha asla kopamıyor!
Ve yine bu yüzden olsa gerektir ki bizdeki muhalefetin iktidara alternatif olma, olabilme diye bir niyeti ve derdi, tasası yoktur. Olmamıştır da.
Zira kendileri, vaktiyle oluşturdukları bürokratik oligarşiyle....