Günümüz insanı gaflet, dalalet ve ihanet kıskacında çırpınıp durmaktadır. Eşyaya, olay ve hadiselere baktığında; her şeyin bir gaye etrafında şekillendiğini, sebepsiz hiçbir şeyin olmadığını görmesine ve hatta ‘determinizm’ (sebep sonuç ilişkisi) ilkesini haykırmasına rağmen, kendinin sebepsiz, gayesiz olmasına hükmediyor ve ulvi hakikati örtüyor.