Obama yönetimindeki ABD, özellikle İslam dünyası için, kelimenin
tam anlamıyla kâbus oldu. ABD, mahut meş’um rolünü İngiltere’den
tevarüs etmişti. İslam dünyasını, özellikle de Arap Âlemi’ni sözde
demokrasi vaadi ile sokaklara döktüler. Sokaklara döktükleri insan
yığınlarının yanında yer almak şöyle dursun; zalim ve diktatör
yöneticilerin yanlarında yer alarak insanlara kan kusturdular.
İslam Âlemi, bunca acı tecrübelerden sonra bile aklını başına
devşirmedi ve hâlâ; başta ABD olmak üzere Batı’dan medet
ummaktadır. Batı’dan medet ummada Türkiye, maalesef başı
çekmektedir. Batı’nın bize olan bakış açısı hâlen anlaşılmamış
olacak ki; sittin senedir kapılarını aşındırmamıza rağmen; onlar
almamakta, biz ise girmekte ısrar ediyoruz!
Birileri, Sayın Erdoğan’a dünyaya dikleniyor diye kızıyor. Ayol! Ne
diklenmesi? Yalnızca bir kısım gerçekleri yüksek sesle
dillendiriyor. Görülüyor ki, hem içimizdekilerin ve hem de
dışarıdakilerin gerçeklere tahammülleri yok. Böyle yapmakla, Sayın
Erdoğan ‘dilsiz şeytan’ olmaktan kurtuldu. Ya diğerleri?!
Hem bakınız; Suudi Arabistan, kurulduğu günden bugüne değin;
İngiltere’nin ve ABD’nin sadık bir uyduları olarak kalmasına rağmen
yaranabildi mi? Küstah ABD, 'İkiz Kuleler’i vuranlar Suudi kökenli
diye, Suudi Arabistan devletine 168 milyar dolar fatura kesti!
Arabistan, on yıllar boyu yaptığı uşaklığının karşılığını bu fatura
ile görmüş oldu.
ABD ve Batı, bununla da yetinmeyecek ve Suriye ve Irak’ın
paramparça edilmesinden sonra, sıra, Suudi Arabistan’ın
parçalanmasına gelecek.