Tüm bu tartışmalara baktığımızda, insanın, ölmüşüz de ağlayanımız yok diyeceği geliyor.
Bir olay, bu kadar mı saptırılıp çığırından çıkarılır? Olay ve kişi hakkında en ufak bir inceleme ve araştırma yapmadan, hemen herkes, durduğu yerden ahkâm kesiyor.
Bunlardan en çarpıcıları ise kendilerini aydın ve bilime önem veren diye tanıtan; dine, dini değerlere ve dindarlara şaşı bakanlardır. Bunların büyük çoğunluğu din cahili olduğu için (elifi görseler mertek sanırlar) dine, dini değerlere ve dindarlara düşmandırlar.
Zira insan bilmediğinin düşmanıdır.
Bu kafaya göre, bu gencimizi intihara sürükleyen şey cemaat ve tabiatıyla bunlara göre cemaat denilince de akıllarına (!) tarikat geliyor ve suçluyu buluyorlar: Tarikatlar!
Halbuki bu gencimiz, cemaat ve tarikat mensubu olmadığını söylüyor. Üstelik ateist olduğunu söylüyor. Şimdi birileri de kalkıp bu genci intihara sürükleyen şey, onun ateist olmasıdır diyebilir mi?
Bu ne kadar gülünçse, onu cemaat ya da tarikat intihara sürükledi demek de aynı derecede tutarsız ve gülünçtür.
O zaman, diğer ateistler veya mahut yurtlarda kalan diğer kişiler neden intihar etmiyor, diye sorarlar.