Cihan devletimiz olan Osmanlı’ya karşı; geçen asrın başlarında
oynanan oyun; bu kez, Türkiye’ye karşı sahneye konuldu.
Hedefte yine Osmanlı’nın eski coğrafyası var ve mahut şer güçler
yine, başta petrol olmak üzere, diğer enerji kaynakları ve bunların
geçiş güzergâhı var.
Osmanlı’yı yıkılışından bir asır öncesinden başlayarak; dışarıdan
giriştikleri savaşlarla ve içeriden giriştikleri çürütme
ameliyeleriyle bitirmeye çalıştılar. Yüz sene boyu süren; bu aleni
ve sinsi savaşların sonunda Osmanlı’yı bitirdiler.
Madde ve manasıyla içeriden çürüttükleri Osmanlı’ya; birleşen şer
güçleri, dışarıdan hep birlikte çullandılar; yıkıp, darmadağın
ettiler.
Kurtuluş Savaşı akabinde; yeni devletin ve Osmanlı vatan sathında
kurdurdukları devletçiklerin sınırlarını; her an çıbanbaşı olacak
şekilde belirleyip, cetvelle çizdiler. Dikkat edilirse; bunların
hiçbirisinin tabii sınır olmadıkları görülür. Öyle ki, birbirleri
ile akraba olan köylerin bir yarıları bir devlette, diğer yarıları
diğer devlette bırakıldı.
Bu dahi yetmedi; akraba olan bu insanların bir araya gelmemesi
için, sınıra mayın döşediler.
Bu kez; aynı coğrafyayı daha ufak parçalara ayırıp; yeniden
parselasyona giriştiler. İran’la Irak’ı 8 sene savaştırarak; her
iki ülkenin kolunu kanadını karıp, yanlarına çektiler. Irak’ı
palazlandırarak Kuveyt’e saldırttılar. Bu hâli bahane yapan ABD,
gelip Irak’a yerleşti ve Irak’ı üç parçaya böldü.
Aynı kaotik ortamı, bu kez Suriye’de oluşturdular: Yüzlerce terör
örgütü, arkalarındaki onlarca devletle birlikte Suriye’de taş
üstüne taş bırakmıyorlar. Suriye’nin kaç parçaya bölüneceğini,
kimse tahmin bile edemiyor...
Bölgemizde bütün bu kepazelikler sergilenirken; Türkiye’den
istenen; etliye-sütlüye karışmaması ve tabir caizse, kendi derdiyle
boğuşmasıdır.
Bölgeye nizamat verebilecek güçlü bir Türkiye, mahut çevrelerin
korkulu rüyasıdır. Bundan dolayı da; içeriden ve dışarıdan vuku
bulacak, enva-i çeşit teröre muhataptır.
Türkiye’nin giriştiği büyük imar hamleleri ve bundan da önemlisi;
ülkede istikrarı temin edecek siyasi sistem arayışları; vesayet
odaklarının ağababalarının yüreklerini hoplatıyor.
Nasıl ki; şeytanı korkutan, ağlatan, sızlatan ve insandan
uzaklaştıran hâl; secde ise, mahut çevreleri de ağlatıp, sızlatan
ve çatlatan hâl, bizim birlik ve beraberliğimizdir.