Yarın, 15 Temmuz meşum darbesinin sene-i devriyesi.
Darbeler ülkesi olup, mahut faşizan dayatmaların enva-i çeşidini görüp yaşamamıza rağmen; doğrusu, 15 Temmuz’ da yapılmak istenen en aşağılık ve soysuz işgal girişimini hayal dahi edemezdik.
Hayal bile edemezdik; çünkü işgal girişimine yeltenen alçaklar mahremimizden çıkmıştı.
Hayal bilye edemezdik; çünkü içimizdeki bu canavarların hepsi kuzu postuna bürünmüştü.
Hayal bile edemezdik; çünkü bu şirretlerin her biri bin bir suratlı idi. Müslümanla Müslüman, Hristiyanla Hristiyan, Musevi ile Musevi, dinsizle dinsiz, Kemalistle Kemalist, solcuyla solcu, milliyetçiyle milliyetçi, masonla mason...
Hayal bilye edemezdik; çünkü şeytanın büyüğü F. Gülen başta olmak üzere; oluşturulan şeytan üçgeninde yönetici olarak yer alan her bir kişi, ruhunu, Türk’ün ebedi düşmanlarına satmış hainlerdi.
Hayal bile edemezdik; çünkü bunlar, idealleri için her yolu mubah gören ve bu uğurda her türlü şenaati, alçaklığı ve hatta cinayeti işleyebilecek tıynetteki canavar sürüsüydüler.
Hayal bile edemezdik; çünkü bu tipler mankurtlaştırılırken omurgasızlaştırıldılar. Su gibi saydamdılar; girdikleri her kabın veya kalıbın şekline bürünüp, kraldan fazla kralcı gözüktüler.
Hayal bile edemezdik; çünkü dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin, içimizdeki uzantılarıydı bunlar ve en kalın şallarla; adeta kırk bohça ile sarmalanmışlardı.
Hayal bile edemezdik; çünkü bunlar, onlar (yabancı görünümlü) gibi değildi. Benim öğretmenim, senin komutanın, onun cami imamı, bizim savaş plotumuz, sizin hâkim ve savcınız, onların polis öğrenci ve amirleri idiler.
Hayal bile edemezdik; çünkü lider bilip önümüze geçirdiğimiz tüm siyasi parti başkanlarımız; Cumhurbaşkanlarımız, Başbakanlarımız, Bakanlarımız, müsteşarlarımız, genel müdürlerimiz, sivil toplum önderlerimiz, Diyanetimiz, dini önderlerimiz bunlara kol-kanat gerdiler; el üstünde tuttular ve bunları herkese tercih ettiler. Bunlar da mavi boncukları öylesine maharetle dağıttı ki, herkes bunları kendilerinden sandı!
Önderlerimiz olan bu zevat, bunlarla yetinseler iyi; bunlarla ilgili olarak yabancı ülke başkan ve başbakanlarına mektuplar yazarak, şeytani icraları için torpil oldular.
Hayal bile edemezdik; çünkü mahut yapının istihbarat gücü, uluslararası casusluk şebekelerinin fevkinde olup, her önemli kişiyi ya fişlemişler veya yatak odalarına varıncaya değin kasetlere almışlar. Böylece; en ufak bir şekilde kımıldayan kişi veya kişileri ya benzetmişler ya da kendilerine benzetmişler. Hiç kimselere, kendilerine karşı koyabilecek mecal bırakmamışlardı.
Hayal bile edemezdik; çünkü tüm kurum ve kuruluşlarımızın (asker-sivil-resmi) istihbarat birimleri bu yapı tarafından ele geçirilmişti. Polis de, savcı da hakim de bunlardı; kimi kime şikâyet edebilirdik?!
Hayal bile edemezdik; çünkü medyamızın duayenleri, kalemşorları büyük şeytanı, avanelerini ve gözbağcılık işlerini (dersanelerindeki üstün (!) başarılardan Türkçe Olimpiyatlarına değin...) göklere çıkarıp algı oluşturuyor ve hemen herkesi kör ve sağır ediyorlardı.