Liderlik zor zanaattir; hele bizim gibi müesseseleri tam oturmamış toplumlarda lider, hemen her şeyin sorumluluğunu yüklenmek zorundadır. Lider, olması gereken şekliyle orkestra şefidir ama orkestranın yerinde yeller esiyorsa; yönetmenin yanında kuruculuk görevini de ifa etmesi gerekir. Yüz yılda bir, lidere sahip ülkeler şanslı sayılırlar; zira bütün toplumların yenilenmeye ve değişime ihtiyaçları vardır; bunu da ancak liderler eliyle gerçekleştirirler. Çünkü lider hem yaşadığı toplumu ve hem de yaşadığı tarihi değiştiren kişidir.
Liderler gözü karadırlar; risk almaktan asla çekinmezler. Hatta buna mecburdurlar. Kaderin cilvesine bakın ki, liderler yalnız kişilerdir. Hele de kaht-ı ricalin (adam gibi adamların olmadığı) bir cemiyette yapayalnızdırlar; milyonlar arasında tek başınadırlar. Liderin en önemli özelliği, muhatabını ikna etme kabiliyeti ve yapmak istediklerindeki kararlılığıdır. Liderler, lafı eğip bükmeden söylerler; bundan dolayı da liderlerin çok sevenleri olduğu gibi çok nefret edenleri de vardır. Onların ekstrem halleri, kendisini değerlendirenlere de aynıyla yansır. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; siyasette, inciyi bağrında saklayan istiridye misali, sabırla ve binbir emekle, çile ve ıstırapla liderliğe erişti. Liderlik için doğuştan meziyet gerekliyse de; bunu kuvveden fiile çıkaran emek ve çekilen çilelerdir. Hemen her lider gibi Sayın Erdoğan da yalnızdır; onca kalabalığın arasında yapayalnızdır. FETÖ ile mücadeleye yalnız başına başladı ve en yakınlarını ve yakınındakileri ikna etmek için akla karayı seçti!