Sevgili Milliyet okurları merhaba!
Bizim kültürümüzde bilinmeyen beş şeyden biri de; kişinin yarın, ne olacağı keyfiyetidir.
Hele de; yokuşu dik ve zik-zaklı olan Bab-ı alide iseniz, bilinmezliğiniz, meçhule yelken açmış demektir.
Hazret-i Mevlana’nın yanarken ve pişerken yaptığı tespitler, her insan hayatının özetidir: ‘Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. Ama artık akıllandım, bugün kendimi değiştiriyorum!’
Yine bizim kültürümüzde mekan ve mekin tabirleri vardır ‘şeref-ül mekan bil mekin’; denir. Yani makamların onuru, oraya oturanladır. Ziya Paşa ne güzel söylemiş: ‘ Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma; Zer-düz palan vursan eşek yine eşektir.’
Köksüz, kötü asıllıya üniforma soyluluk mu verir; eşeğe altın işlemeli semer vursan da yine eşektir.
Özellikle; işleri dünyaya nizamat vermek olan siyasiler; adaleti gözetmiyor ve yönettikleri toplumlarda huzuru sağlayamıyorlarsa; oturdukları koltuklarda fuzuli şagil konumundadırlar. Bu denli koltuk işgalcilerinin halka verebilecekleri bir şey olmadığı gibi, halktan götürecekleri çok şey vardır!
Hiç bir şey götürmez gözükseler de, hizmet koltuklarını işgal edip, onları avara kasnak misali işlevsiz kılmaları; koltuğa şeref katmak değil koltuktan medet ummaktır.
Halkın zamanını çalmaktır!