Öncelikle şu hususun üstünü çizmekte fayda var: Diyanet İşleri Başkanlığı’nı FETÖ’nün uydurduğu ve kelimenin tam anlamıyla bir bidat (dinde, sonradan ibadet diye uydurulan) kokan ‘kutlu doğum haftası’nı, miladi takvime göre olan yanlış ve sapkınlığından çıkartıp, aslına, yani hicri takvime göre belirlemesini tebrik ediyoruz. Zira yanlıştan dönmek erdemliliktir.
Malum, İslam düşmanlarının son oyunu, Hz Peygamber’i (aleyhisselam) adeta postacı konumuna sokup, O’nu, mübarek söz ve davranışlarıyla dinin dışında tutmaktır. Ve O’nun bütün bu söylem ve eylemlerini, kendi devri için gerekli görüp, o en üstün yaratılışı, kıyamete kadar hayatın dışında tutmak istemeleridir.
Halbuki o en üstün ahlak, kıyamete değin örnektir, numunedir ve insanoğlu için en büyük rahmettir. Ahzab suresi, 45-46’ncı ayet-i kerimelerinde mealen: “Ey Peygamber! Elbette ki biz seni (ümmetin üzerine) bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak, hem de Allah’ın izniyle bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik” buyurulmaktadır.