Allahü teala "es-Selam"dır, dolayısıyla O’na selam verilmez. Kulun selamdan nasibi; Şari’i tealanın gönderdiği dine ve seçtiği Peygamberlerine (aleyhimüssalevat) inanıp, tasdik etmesi ve Rabbine yönelip Müslümanlığa bürünüp kurtuluşa ermesidir.
Yine kul planında selam; Mü’minlerin karşılaştıklarında,
birbirlerine onunla hitap edip; duanın en güzeli ile hoşnud
kılınmalarıdır. İki mü’min, tebessümle karşılaşıp selamlaşırlarsa
ve dahi, aralarında sevgiyi kuvvetlendirmek için müsafaha
(tokalaşmak) ederlerse; dağ gibi günahlarından arınırlar.
Selam duası müsta’celdir; tıpkı Ka’be-i
muazzama ilk görüldüğünde yapılan ve kabul edilen dua gibi.. Hatta
ondan daha kıymetlidir, zira; bu duada bulunanlar, Ka’be’den üstün
olan kalplerin sahipleridir. Ka’be’yi kul eliyle, kalbi ise, bizzat
yaratan Allahü tealadır. Nitekim bir mü’minin
kalbini kırmak, Ka’be’yi 70 kere yıkmaktan daha büyük
günahtır.
Muhyiddin-i Arabi hazretleri selam duasındaki bir sırrı; Fütuhat-ı
Mekkiyye’sinde şöyle açıklar: "Bir şeyhim (Bize ve
Allahü tealanın iyi kullarına selam olsun) veya (Size selam olsun)
dediğimde şöyle demişti: ‘Bir yoldaşına selam verdiğinde, Allahü
tealanın yeryüzünde ve göklerdeki ölü ve diri bütün kullarını
aklına getir. Çünkü selamın bu makamdan sana iade edilir. Selamının
ulaştığı Hakk’a yakın her melek veya temiz ruh, mutlaka selamını
alır. Selam bir duadır.
Böylece duan kabul edilir ve kurtuluşa
erersin.' (Şimdi izah edilecek tespite dikkat edin
sevgili okuyucularım!) Allahü tealanın heybetinden
kendisini kaybetmiş, O’nunla ilgilenip kendinden geçmiş kullarından
birisine selamın ulaşmadığında -halbuki bu genel ifadenle onlara da
selam verdin- onlar adına selamını Allahü teala alır. Hakk’ın
selamını alması, sana şeref olarak yeter. Keşke kimse verdiğin
selamı almasaydı da, Hakk onların yerine selamını alsaydı. Böyle
bir şey senin adına daha büyük şeref olurdu!"
Allahü teala Yahya aleyhisselamı şereflendirmek için mealen şöyle
buyurmuştur: "Doğduğu, öldüğü ve diri olarak kabirden
kaldırılacağı gün, ona selam olsun." (Meryem suresi
15. âyet meali)
Allahü teala; kuluyla kendisi arasında ikiye ayırdığını buyurduğu
namaz ibadetindeki tahiyyatlarda, selama işaret vardır ve o selam,
Yüceler Yücesi’nden en yüce yaratılışlı Peygamber aleyhisselama
olmuştur ve her daim olmaktadır. Böylece; şereflerin en büyüğüne
kavuşan sevgililer Sultanı; sahip olduğu engin
merhametinin gereği olarak; salih amel işleyen kulları da aynı
şerefe ortak kılmak için, Cenab-ı Hakk’ın selamına mukabelede
bulunmuştur.