Sevgili Enver Ören Ağabeyimizi üç yıl önce (22 Şubat 2013) ebediyete uğurlamıştık. Kadife sesli, merhamet timsali o güzel insanın eksikliğini, her geçen gün derinden hissediyor ve kıymetini bilememenin pişmanlığını kahrolurcasına yaşıyoruz!
Sevgili Peygamberimizin aleyhisselam, övgüyle bahsettikleri seçilmiş kullar zümresine bakınız: "Allahü tealanın öyle seçilmiş kulları vardır ki, onlar sürekli neşelidirler. Cenab-ı Hakk’ın rahmetini, merhametini, affını düşündükçe hep neşeli olurlar. Fakat onların kalpleri ve içleri, kabri, mahşeri ve Cehennem’i düşündükçe de kan ağlar!"
Bu hâlle hâllenen kişi olarak hep şöyle derdi: "Mü’minin neşesi yüzünde, kederi (üzüntüsü) kalbindedir. Hiç kimseyi üzmeye kimsenin hakkı yoktur. O keder (üzüntü) bizde kalsın, onu başkasına vermek günah! Çünkü Allah’ın kullarının sevgiye, sevindirilmeye ihtiyaçları var."
Mübarek Hocamız H. Hilmi Işık Efendi Hazretleri; "... Bir mü’min bir kimseyi sevindirirse (annesini, babasını, arkadaşını, komşusunu), ona bir neşe verse, bundan Cenab-ı Hakk razı olur. Cenab-ı Hakk’ın rızası, şayet gökten bir ampul olarak yere inse, güneş, onun nurundan kararır" buyururdu.
Peki, Allahü tealaya kullarının en sevgilisi kimdir? Buna Resulullah aleyhisselam Efendimiz cevap veriyorlar ve buyuruyorlar ki: "Şüphesiz ki, Allahü tealaya kullarının en sevgilisi, Allahü tealayı kullarına sevdirendir."
Günümüzde bu mühim işi yapmanın ve Allahü tealaya sevgili kul olabilmenin yegane yolu; Allahü tealayı, O’nun dinini ve sevgili Peygamberini tanıtan ve anlatan kitapları dağıtmaktır. Yalnız burada dikkat edilecek husus; kaş yapalım derken göz çıkarmamaktır!
Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı kitapları yayan, okuyan, yaşayan ve yaşatmasına vesile olan kişi ve kişiler, yukarıdaki müjdeye muhataptır. Başta "Tam İlmihâl-Seadet-i Ebediyye" kitabı olmak üzere; Hakikat Kitabevi’nin bütün yayınları, bu kabilden eserler olup; okuyanı da, okunmasına vesile olanı da aziz eder.
Hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz aleyhisselam buyuruyor ki. "Bir kimse bir mü’mine bir iyilik yapınca (kalbine neşe verince), Allahü teala bu iyilikten bir melek yaratıp, bu melek Allahü tealaya hep ibadet eder ve tevhid okur. O kimse kabre girince, bu melek nurlu ve sevimli olarak, bunun yanına gelir. O kimseye, 'sen beni bilir misin' dedikde, 'sen kimsin' diye sual edip, o dahi 'ben senin falan kimseye verdiğin neşe ve sürurum (sevincim) ki, Allahü teala beni bugün seni sevindirmek ve kıyamet günü sana şefaat etmek ve Cennet’teki yerini sana göstermek için gönderdi' dese, gerektir."