İmam-ı Rabbani Hazretleri, Mektubat’ın 1. Cilt 41. Mektubunda
buyuruyor ki: “…İnsanın batını, zahirini tamamlamaktadır. Zahir ile
batın, birbirinden kıl kadar ayrılmaz. Mesela, ağız ile yalan
söylememek İslamiyettir. Yalan söylemek arzusunu, zahmet çekerek,
uğraşarak kalpten çıkarmak tarikattır. Yalan söylemenin kalbe
gelmemesi de hakikattir. Görülüyor ki, batın işi, yani tarikat ve
hakikat, zahir işini, yani İslamiyyeti tamamlamaktadır.”
Bunun nasıl olacağını da; Muhammed Çetri’ye yazmış olduğu 39.
Mektubunda açıklamaktadır. Şöyle ki: “...İşin temeli kalptir. Kalp,
Allahü tealadan başkasına tutulmuş ise, yıkılmış demektir. Bir işe
yaramaz. Niyyet doğru olmadıkça, hayırlı işlerin, yardımların ve
âdete uyarak yapılan ibadetlerin, yalnız hiç faidesi olmaz. Kalbin
selamet bulması da ve Allahü tealadan başka hiçbir şeye düşkün
olmaması da lazımdır. Hem kalbin selameti, hem de bedenin salih
işler yapması birlikte lazımdır. Beden salih ameller yapmaksızın,
kalbim selamettedir, (kalbim temizdir, sen kalbe bak) demek
batıldır, boştur. Kendini aldatmaktır. Bu dünyada bedensiz ruh
olmadığı gibi, beden ibadet yapmadan ve günahlardan kaçınmadan,
kalp, temiz olmaz.”