Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz, Gaye İnsan-Muhammed aleyhisselam buyurdu ki: "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi; güzel koku, kadın ve gözümün nuru namaz!" ve "Namaz, mü’minin mi’racıdır." ve "Namazda kul ile Allahü teala arasındaki perdeler kalkar." ve "Bir kul namaza kalktığında, Cennet kapıları ona açılır…"
Cenab-ı Hakk ise, "Namazı kendim ile kulum arasında ikiye ayırdım!" buyurarak; namaz kılanı var saymış ve muhatap almıştır. Muhyiddin-i Arabi hazretleri: "En yüce ve nezih nitelik Allahü tealaya ait iken, en düşük ve değersiz nitelik kula aittir. Allahü teala seni namazda kul diye isimlendirdi. Kulluk ise, zillet ve horluk demektir. Allahü teala, yeryüzünü nitelerken, onu bizim için hor ve değersiz yaratıp ‘omuzlarında yürümemizi sağladığını’ belirtir. Yeryüzü ayaklarımızın altındadır. Bu durum, hor bir varlığın teması bakımından horluğun ve düşüklüğün son noktasıdır. Yeryüzü bu kadar değersiz iken, bedenimizdeki en kıymetli organımızı -ki yüzdür- onun üzerine koymak ve onu toprağa sürmek bize emredildi… Secdede kul, namazın diğer hallerine göre Allah’a daha yakındır."