Sadi-i Şirazi’nin ifadesiyle; "Bir damla kan ve bin endişe olan insan" gerçekte eşref-i mahluktur. Yani, yaratılmışların en yücesi. Cenab-ı Hakk kudsi hadiste; "Beni, yerim ve göğüm sığdıramadı, mü’min kulumun kalbi sığdırdı" buyurur. (İnsan, Allahü tealanın halifesidir; zira Cenab-ı Hakk, onu kendi suretinde yaratmıştır) ve (İnsan, yaratılmışların mecmu’udur, toplamıdır. İnsanda, yerlerde ve göklerde bulunan her şeyden bir zerre vardır.) [Mektubat-ı Rabbani, 1 cilt, 287 ve 220. Mektuplar] İnsanın bu denli özelliği, yaratılışındaki yücelik ve onun da ayrıca "ilim"le bezenmesinden dolayıdır. Nitekim Cenab-ı Hakk; "Allahü teala Âdem’e bütün isimleri öğretti" buyurur. (Bakara suresi 31. Ayet meali) İnsanın en önemli özelliği, ilahi teklife muhatap olmasıdır. Bu teklife uyması onu, mahlukat içinde erişilmez kıldığı gibi; uymaması, yani isyanı da aşağıların aşağısına iter!