Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Bir hasta, (la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin) kırk defa okursa, şehid olarak vefat eder. Şifa bulursa, bütün günahları afv olur." Bu dua Enbiya suresinin 87. âyetidir. Şeyh-i ekber Muhyiddin Arabi hazretleri (kuddise sirruh), yukarıdaki âyet-i kerimedeki sırrın perdesini şöyle aralar; mealen: "(Senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Ben zalimlerden oldum). Zalim, (zaleme=karanlık oldu) kelimesinden türetilmiştir. Yani, benim karanlığım kendime dönmüştür. Yoksa Sen beni karanlığa atmış değilsin. İçimde olan şey, dışıma nüfuz etmiş, ışık içime geçmiş ve derunum aydınlanmış, öfkenin karanlığı kaybolmuş, Tevhid’in nuru ona yayılmış ve rahmet nüfuz etmiştir. Böylece bu nur, öfkenin karanlığı gibi onun dışına nüfuz etmiştir. (Rabbi duasını kabul etti ve onu sıkıntıdan kurtardı.) [Enbiya suresi, 88. âyet meali] Balık, (selim fıtrat üzere doğmuş olarak) onu karnından çıkardı. Yunus aleyhisselam dışında Âdemoğullarından hiç kimse, iki kez doğmadı. Yunus aleyhisselam, (öfkelenerek gittiğinde) Allahü tealanın kendisine rahmetinin genişliği hakkındaki taahhüdü sebebiyle darlık vermeyeceğini zannetmişti… Öfke, kalbin karanlığıdır. Bu karanlık, mertebesinin yüceliği sebebiyle, dışına da etki etmiştir. Bu sebeple Yunus aleyhisselam, Allahü tealanın dilediği süre balığın karnının karanlığında bırakılmış; Allahü teala onun dikkatini anasının karnında bir cenin iken kendisini kimin yönettiğine çekmek istemiştir.. Böylece kendisine söz ile değil, fiil vasıtasıyla öğretmek için Yunus aleyhisselamı balığın karnında bu hâle döndürdü.