Hayâ, çirkin şey yapmaktan, ayıplanmaktan çekinmektir. Türkçede, utanmak, sıkılmak denir. Hadis-i şerifte, (Allahü tealadan hayâ ediniz!) buyuruldu. Allahü tealadan hayâ etmek, şehvetlerini, yani nefsin isteklerini terk etmekle olur. Hayâsı olan Allahü tealadan korkar. O’nun razı olmadığı işlerden ve sözlerden kaçınır. Bir hadis-i şerifte, (Hayâ, imandandır. Fuhuş söylemek, cefadandır. İman Cennete, cefa Cehenneme götürür) buyuruldu.
Hayâ ve iman birlikte bulunur. Biri yok olursa, diğeri de yok olur. Kadın hayâsı, erkek hayâsından dokuz kat fazladır. Bir hadis-i şerifte, (Fuhuş insanın lekesi, hayâ ziynetidir) buyuruldu. Hayânın en kıymetlisi Allahü tealadan utanmaktır. Ondan sonra Resulullahdan (sallalahü aleyhi ve sellem) hayâdır. Daha sonra, insanlardan hayâ etmektir. (Tam İlmihâl-Seadet-i Ebediyye, sahife 891)
İbn-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh) Fütuhat-ı Mekkiyye’sinde "Hayâ imanla ilişkilendirilen bir niteliktir ve dolayısıyla imanın mahiyetindendir. Bu sebeple etkisi, insanın yüzünde gözükür. Çünkü yüz, bir şeyin zatı, hakikati ve kendisidir. Hayâ -tıpkı iman gibi- yetmiş küsur bölüme ayrılır. İmanın en üstünü, (Allahü tealadan başka ilah yoktur) demek iken en küçüğü, eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır. İmanın derecelerinin üstün ve aşağı ilişkisi, şirkin tevhid yolunda bir eziyet olmasıdır. Bu eziyetin kaldırılması ise, akli deliller ve şer’i haberlerdir…
Kulun insanların yolundan eziyet veren şeyleri kaldırmadaki hayâsına gelirsek, bu davranış kula emredilmiştir. Bu, kula emredilen (iman ve hayâ) mertebelerinin en aşağısıdır. Öyleyse bu ilahi isimlerin içinde (sonuncu olan) el-Ahir ismi konumundadır ve birleyen o isme bakar. Nitekim imanın zirvesi sayılan, La ilahe illallah ifadesi de (isimler arasında) el-Evvel konumundadır. İlahi hüviyet gelip kendisine ait her iki ismi alarak; (O el-Evvel ve el-Ahir)dir demiştir…
Hayâ, dünya ve ahirette insana eşlik eder. Çünkü kul, Rabbine karşı ve O’na layık ibadetleri yapamayacağını bilir ve bunu sürekli hatırlar. Bir rivayette "Hakk büyük ziyarette kullarına tecelli ettiğinde onlardan perdeleri kaldırır. O’na baktıklarında ise, şöyle derler: ‘Seni tenzih ederiz! Sana hakkıyla ibadet edemedik.’ İşte bu itiraf, Allahü tealadan hakkıyla hayâ etmeyi zorunlu kılar. Onlara bu sözü söyleten hayâdır" ifadelerine yer verir.