Sevgi ilahi bir makamdır. Cenab-ı Hakk onunla kendisini
niteleyerek el-Vedud (Seven) diye isimlendirmiştir. Tevrat’ta Musa
aleyhisselama şöyle vahyedilmişti: "Ey Âdemoğlu! Senin hakkın için
ben sevenim. Senin üzerindeki hakkım için de sen beni sev!"
Allahü teala sevgili Peygamberine (aleyhisselam) bize şöyle
demesini emretti (mealen): "De ki, Allahü tealayı seviyorsanız bana
uyun, Allahü teala da sizi sevsin." Ve yine Allahü teala şöyle
buyurur: "Ey iman edenler! Sizden dininden dönen olursa, Allahü
teala kendilerini sevdiği ve onların da Allahü tealayı sevdiği bir
topluluk getirir." (Maide suresi 54. Âyet meali)
Sevgi; ilahi, ruhani ve doğal sevgi olmak üzere üçe ayrılır. İlahi
sevgi Allahü tealanın bizi sevmesi, bizim de O’nu sevmemizdir.
Ruhani sevgi, sayesinde sevilenin razı olacağı işlere koşmayı
gerektiren sevgidir. Bu sevgide insanda sevgilisi karşısında bir
amaç ve irade kalmaz, sadece kendisinden istenilene uyar. Doğal
sevgi ise, bütün amaçlarına ulaşmayı hedeflediği sevgidir. Bu
amacın sevileni mutlu etmesi veya etmemesi birdir. Günümüzdeki
insanların sevgisinin çoğunluğu böyledir.
İlahi sevgi: Allahü tealanın bizi, bizim ve kendisi için
sevmesidir. Allahü tealanın bizi kendisi için sevmesi; "Bilinmek
istedim, âlemi yarattım, onlara bilindim, onlar da beni bildi"
kudsi hadisinde dile getirildi. Bizi ancak O’nu bilelim diye
kendisi için yarattı. Bir âyet-i kerimede mealen "Cinleri ve
insanları bana ibadet etsinler diye yarattım" buyurulur.
Dolayısıyla Allahü teala bizi kendisi için yarattı.
Allahü tealanın bizi bizim için sevmesi ise, kendisini bilmemizi
sağlayan amellerle ilgilidir. Allahü teala âlemi kendisini tesbih
etsin diye yarattı. Âyet-i kerimede, mealen "Her şey O’nun övgüsünü
tesbih eder" (İsra suresi 44. Ayet meali) buyurulur.
Allahü tealanın bizi bizim için sevmesi; Allahü teala bize dünya ve
ahiretteki yararlarımızı bildirmiş, bizim için kendisini bilelim ve
bilgisiz kalmayalım diye deliller ortaya koymuştur. Sonra, Allahü
teala bizi rızıklandırmış ve nimetlendirmiştir. Allahü teala
nimetleri ancak kendisiyle nimetlenelim ve O’nunla ayakta duralım
diye bizim için yarattı. Bu eksiksiz iyilikten sonra, O’na
şükretmeliyiz.