Sevgi itaattir; sevilenin hâlleriyle hâllenmektir. Hem Allahü
tealayı sevdiğini iddia eden ve hem de Allahü tealanın
düşmanlarıyla ahbaplık yapan kişi yalancıdır. Çünkü birbirine zıt
iki sevgi aynı kalpte bulunmaz. Allahü tealayı sevebilmek için
‘teberri’ lazımdır; zira teberri olmadan tevelli olmaz! Yani,
Allahü tealanın düşmanlarını düşman bilip onlara buğzetmeden Allahü
teala sevilmez, sevilemez.
Ayrıca; sevgi yukarıdan aşağıyadır; Allahü teala bizi sevmeden biz
O’nu sevemeyiz. Cenab-ı Hakk kudsi hadisinde; "Kulum bana bir karış
yaklaşınca, ona bir arşın yaklaşırım" buyurur.
İbn-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh) Futuhat-ı Mekkiyye’sinde,
sevenlerin özelliklerini anlatırken şu ince bilgileri verir:
"…Sevgisi karşısında Allahü tealanın ahlakıyla ahlaklanarak, O’na
kavuşmak üzere kendisine koşmalısın! Çünkü O, seni (senin O’nu
sevmenden) önce sevmiştir. İşte bu da O’nun senin üzerindeki
(kudret) elidir.. Çünkü sevgi O’ndan başladıktan sonra, sevgiye
karşı yapacağın her iş, başlangıçta sana yönelen bu (ilahi)
sevginin sonucudur.
…Sevenlerin bir özelliği de, kara sevda, kendinden geçmektir.
Onlar, kendilerinden geçmiş ve belli bir yöne yönelmeksizin avare
dolaşırlar. Allahü tealayı sevenler bu niteliğe daha layıktır. Bir
insan (kendi gibi) bir yaratığı sevip avare dolaşabilmektedir. Bu
durum ise, sevginin kendisini sıkmasından ve sevdiğine kavuşamamak
korkusundan kaynaklanır. Allahü tealayı seven ise böyle değildir;
o, vuslattan (kavuşmaktan) emindir.