Üstad Necip Fazıl’ın hecelerinden; Allahü teala, insan ve sanat:
"Seni aramam için beni uzağa attın! Âlemi benim, beni kendin için
yarattın!"; "Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış; Marifet bu,
gerisi yalnız çelik-çomakmış…"
İbn-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh) "Hakkın eserleri görülür,
kendisi değil! Çünkü gözler O’nu algılayamaz. Görmek ise, gözle
gerçekleşir. Allahü teala O’ndan başka kimsenin bilmediği meçhul,
herkesin bildiği malumdur; bununla birlikte O’nu bilenler ne
bildiklerini bilemez" der.
Yine Şeyh-ul Ekber’in (İbn-i Arabi) aklı kamaştıran tesbiti:
"… Bilmelisin ki, Allahü teala şöyle buyurur: ‘Hayır! Onlar
Rablerinden perdelidir.’ (el-Mutaffifin-15. âyet meali) Bir hadis-i
şerifte sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam) şöyle buyurur: ‘Allahü
tealanın karanlık ve nurdan yetmiş perdesi vardır, onları açsaydı
yüzünün tecellileri gözün gördüğü her şeyi yakardı.’ Bakınız! Bu
perdeler ne kadar latif ve gizlidir. Bu aşırı yakınlıkta bile
kendisini görmemizi engelleyen perdeler ortadayken Allahü teala,
‘Biz ona şahdamarından daha yakınız’ buyurur. (Kaf-16. âyet
meali)
Bu perdelerin dış varlığını da göremeyiz ve onlar da bizden
perdelidir. Allahü teala ‘Biz ona sizden yakınız, fakat siz
göremezsiniz’ buyurur. (Vakıa-85. âyet meali) Evet, Rabbimiz! Ne
seni, ne perdeyi görebiliriz. Biz perdenin ardındayız. Sen ise,
şahdamarından, hatta daha da yakınsın. Seni göremeyişimizin sebebi
de bu yakınlıktır zaten. Kendini göremeyen insan, bize bizden yakın
olan seni nasıl görebilir? Yakınlığın zirvesi perdeyken, uzaklığın
son noktası da perdedir.
İnsanın belini kıran, aklı hayrete düşüren ve bizim de öğrendiğimiz
sır, bir uyarı ve ikaz olarak buyurduğun şu âyet-i kerimenin
hükmüdür. ‘Allahü tealanın gördüğünü bilmez mi?’ (el-Alak-14. âyet
meali) Başka bir âyet-i kerime ise; ‘Her nerede iseniz, O sizinle
beraberdir’ buyurur. (el-Hadid-4. Ayet meali)…"