Cenab-ı Hakk, bütün âlemi insan için; insanı da kendisi için
yarattı. Allahü teala için olmak demek, Allahü tealayı bilmek ve
O’na kulluk, yani ibadet yapmaktır.
En büyük Peygamberlerden (aleyhimüs-salevat) Hazreti Musa’ya
Cenab-ı Hakk; benim için ne yaptın diye soruyor. Musa aleyhisselam
cevaben; çokça namaz kıldığını, oruç tuttuğunu, sadaka verdiğini ve
Rabbini çok zikrettiğini söylüyor. Kendisine şöyle vahyediliyor:
"Namaz sana burhan, oruç cehennemden siper, sadaka (kıyamet günü
güneş bir mil yaklaşıp her şeyi kavurduğunda) sıcaktan gölge, zikir
ise nurdur! Bu yaptıkların hepsi senin için; benim için ne yaptın;
Ya Musa?"
Senin için ne yapılır? Bilmiyorum Ya Rabbi! Diye yakarınca, şöyle
buyuruldu: "Benim dostlarımı dost bilip sevmedikçe ve düşmanlarımı
da düşman bilip onlara buğz etmedikçe; bana gereği gibi iman etmiş
olamazsın ya Musa!"
Cenab-ı Hakk bir hadis-i kudside: "Yere göğe sığmam. Fakat mü’min
kulumun kalbine sığarım!" buyuruyor. İmam-ı Rabbani hazretleri bunu
açıklarken; "...Buradan hulul ve ittihad (birleşme) manası
anlaşılmasın. Hakk teala ondan münezzeh ve müberradır"
buyuruyor.
Yani; "... Aklın ötesi, akıl sahasının ötesi, öyle bir sahadır ki,
orada kalp yoluyla keşf ve müşahede olunan bazı şeyler anlaşılır
ki, akıl onun idrakinden acizdir. Hislerin, aklın idrak ettiği
şeylerden aciz olması gibidir." (Mevlana Cami).
"Maddiciler diyor ki; (yok olan var olmaz ve var olan da yok olmaz.
Bunu ispat etmeye bile lüzum yoktur, bunu herkes bulabilir.) Bu
sözleri insanlar için doğrudur. İnsanlar elbette bir şeyi yoktan
var edemez. Hiçbir şey yaratamaz.