Alınan ekonomik kararlar sonucunda küçük esnaf (berber, manav, çay ocağı, marangoz vb.) derin bir nefes aldı. Salgın dolayısıyla işleri zaten kesattı; geçim zorluğu içinde kıvranan bu kesime, vergi adı altında, bir de devlet musallat olursa, o devlet sosyal devlet olmaktan çıkar.
Dolayısıyla devletin bizatihi kendisi, anayasal görevini yerine getirmemiş olur.
Mahut salgın, yalnızca küçük esnafı değil, büyük esnafı, işinsanlarını da zora soktu. Gıda sektörünün dışındaki tüm sektörler, az ya da çok darbe yedi. Zira canıyla uğraşan insanlar, zorunlu ihtiyaç maddesi olan gıdanın dışında herhangi bir satın alma yapmadı.
Çok büyük firmalar bile günlerini siftahsız kapattılar, halbuki onların giderleri de aynı ölçüde, büyük orandadır.
Bu arada ıstırabın en büyüğünü çekenler, emekliler olmuştur. Bu emekli kesimi, hele bir de büyükşehirlerde oturuyorsa, durumları içler acısıdır.
Büyükşehirde kirada oturan emeklinin hali ise, tek kelime....