Parlamenter sistem denilip uygulamaya konulan yönetim şekli halkın belirlediği, halk için bir model olmayıp halka rağmen iş gördürülen bir sistemdi.
Bizde uygulattıkları parlamenter sistemde halk usulen sandığa gidiyor, lakin halkın seçtikleri şeklen iktidar olabiliyordu ve asla muktedir olmuyorlardı. Zira davul bu sistemde seçilmişlerin boynunda, lakin tokmak başkalarının (vesayet odaklarının) elindeydi.
Zavallı iktidarlar seçildik zannedip hükümetçilik oynamaya kalkışıyorlardı. Kör ebe yapıldıklarının farkında bile değillerdi; her an ‘kırmızı çizgi’ye basmaları mukadderdi, her bastıklarında da yanıyorlardı.
Belirlenen ve üzerine basılınca oyundan atılan oyuncuların (siyasetçiler) korkulu rüyası laiklikti. Laikliğin belirli bir tanımlanması yoktu; önüne gelen işine geldiği gibi laikliğe mana veriyor ve muhataplarını da bu şekildeki bir laikliğe karşı gelmelerinden dolayı suçluyordu.