Barzani ateşle oynadı; kendisiyle beraber Kuzey Irak Kürt
Yönetimi’ndeki Kürtleri de yaktı.
Ateşle oynamadan önce, âlemi sersem, kendini akıllı görüp, ikili,
üçlü ve hatta dörtlü oyunların içine girdi. Akılları sıra
Türkiye’yi uyutacaklardı. Türkiye uyandığında da her şey bitmiş ve
kendi arzuları gerçekleşmiş olacaktı!
Önceleri kuzu postuna bürünüp Türkiye’ye yalvar yakar yanaştı. Öyle
ki memur maaşlarını bile Türkiye’den tedarik ediyordu. Türkiye ile
öylesine önemli ticari anlaşmalar yaptı ki bunların sonucunda hem
kendisi ve hem de Türkiye Merkezi Irak Yönetimi ile papaz oldu.
Üst akıl (ABD, İngiltere-İsrail) oyunu çok güzel oynuyordu; Merkezi
Irak Yönetimi’ni Şiileştirirken, Sünni olan Barzani yönetimini
Türkiye’nin kucağına itti.
Belli ki üst akıl, gelecekteki Şii-Sünni savaşının fitilini
döşüyordu. Göz boyamak için de düşman bildiği İran’a bile yol
verip, Kuzey Irak’ta alan açtı.
Dikkat edilirse, bölgede bir kurtlar sofrası kurulmuştu ve bu
sofradan pay kapmak isteyen her bir kurdun ayrı bir hesabı
vardı.