Sayın
Kılıçdaroğlu’ndaki şu gelişmeyi not
olarak düşelim. Kendisi 15 Temmuz’u FETÖ’nün kanlı darbe
girişimine karşı halkın direnme hakkını
kullanarak karşı koyuşu olarak tanımlayarak, o
tarihten bu yana ilk kez gerçeği doğrudan söyleyebilme
cesareti gösteriyor.
15 Temmuz’dan birkaç gün
sonra Taksim’de düzenlediği
mitingde bile bırakın bu açıklıkla
konuşmayı, FETÖ’nün adını ağzına
almamış, sanki bu millet darbeyi durdurmak için 251
şehit vermemiş, binlerce gazimiz ve yüz binlerce insanımız
hayatlarını ortaya koymamış gibi boyuna Tayyip Erdoğan
ve hükûmete yüklenip durmuştu.
Ardından da Fetullah iblisinin
15 Temmuz’da Türkiye’deki demokrasi güçlerinden yediği okkalı
yumrukla nakavt olmasının hıncıyla dolaşıma
soktuğu “Kontrollü darbe” yalanını
üstlenmişti yazık ki.
Özgür Özel’den sonra kendisinin
de en azından Fetullah şebeğinin bu yalanlarına ve
soytarılıklarına tevessül etmemiş olması takdire
şayan bir durum.
Kılıçdaroğlu
makalesinde tıpkı Özgür Özel gibi darbenin
önlenebilirliği üzerinde duruyor. Özel de
hatırlayacaksınız “Bu darbe öngörülüyordu,
önlenebilirdi” demişti AA’ya verdiği
mülakatta.