2021 yılında Çanakkale’de bir akşam.
Aynalı Meyhane’nin önü. Mekânın ‘bodyguard’ ları, yani fedaileri ile bir başka barınkiler kavgaya girişiyor. Sebebi belirsiz. Olay yerine polis çağrılıyor. Genç meslektaşlarının “Şef” dediği 50 yaşındaki polis memuru Hüseyin Emren de aralarındadır. Kavgayı ayırıp olayı sonlandırmak isteyen polisler bu kez kavga eden bu magandaların saldırısına uğruyor. Onlardan biri Polis Memuru Hüseyin Emren’in kafasına demir bir sopa ile vuruyor. Emren’in kafası yarılıyor, kaşı parçalanıyor. Doğal olarak hastaneye kaldırılıyor ve aylarca tedavisi sürüyor.
Tabii dava açılıyor.
Emniyet, Hüseyin Emren ile birlikte yaralanan diğer mağdur polislere avukatlık ücretlerini ödüyor. Ama onları savunan avukatlar barodan atanıyor. Mağdur 3-4 polis mahkemeye yalnız gidiyor. Karşılarında ise saldırgan taraf bir avukat ordusuyla birlikte bu mafya bozuntusu fedailerden oluşan 40-50 kişilik kalabalıkla baş başa bırakılıyor.
Bakışlarda tehdit dolu ifadeler, gizli gizli fotoğraf almalar.
Soruyorum, İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Teşkilatı’nın neden hukuk büroları yok?