Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın
buluşmasıyla hemhal olurken meselelere bir de Doğu cephesinden
bakalım.
Bilindiği gibi Erdoğan, Beyaz Saray’a iki gün önce bir yanında
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, diğer yanında Çin Devlet
Başkanı Şi Cinping ile çektirdiği aile fotoğrafının çarpıcı
görüntüsüyle gitti.
Bu fotoğraf şu mesajı veriyordu.
“Eğer stratejik müttefikini YPG gibi terörist sürüsüyle aldatırsan
Türkiye kendine yeni partner bulmakta zorlanmayacaktır.”
Trump’ın temsil ettiği öteki Amerika bir kere daha, Türkiye ile
ilişkilerinde bile Çin ile karşı karşıya gelmekteydi.
Malum, Başkan Trump göreve geldiğinden itibaren Çin’e dair
niyetlerini ortaya koydu. Olumsuz düşüncelerini hiç saklamadı.
Çünkü ülkesinin ve vatandaşlarının içinde bulunduğu kötü ekonomik
koşulların sebebinin Çin ve onunla iş birliği yapan küresel
şirketler olduğunu düşünmekteydi.
Trump’ın çıkışları ve Kuzey Kore ile gerginliğin tırmandırılması
beraberinde savaş söylentileri de “beklenti” hâline dönüşmeye
başladı.
Son aylarda konuştuğum bazı akademisyenler açıkça yazmasalar bile
eldeki verilerin şayet üçüncü dünya savaşı çıkacaksa bunun Pasifik
ekseninde olacağını dillendirmekte. Sebep ise şüphesiz ekonomik ve
ticari çıkar alanlarının çatışması ve ABD’nin de bundan sürekli
zarar görmesi. Ancak Çin’de yatırım yapan ABD’li küresel ölçekli
şirketlerden söz etmiyoruz burada.
Aslında dediğimiz gibi ABD’nin elinde Çin’le çatışmaya girmek için
pek çok ekonomik neden var. Gerginliğin tırmandırılması işten bile
değil. Bunun için ABD’deki sosyo-ekonomik koşulların nesnel ve
öznel anlamda dibe vurması yeterli.